ERDOĞAN DEMİR

Sol Parti Edirne İl Başkanlığı Kırklareli’nde Istrancaların kalbine Nükleer Santral kurulamayacağı ile ilgili yazılı bir açıklama yayınladı.

Açıkklama şöyle: “Kırklareli’nde yıllardır kamuoyundan gizlenen üçüncü nükleer santral sahasının yeri artık açığa çıktı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın, bölgede yapılmak istenen bir rüzgar enerji santralini “nükleer santral sahası ile çakışıyor” gerekçesiyle reddetmesi, hükümetin sır gibi sakladığı nükleer alanı açıkça ortaya koymuştur.

Kırklareli’nin Vize ve Demirköy ilçeleri arasındaki ormanlık bölge, Poliçe Plajı ve Kumçakıl Sahili arasındaki kıyı hattı, Longoz Ormanları Milli Parkı’nın hemen yanı başı nükleer santral için işaretlenmiştir.

İğneada Longoz Ormanlarının hemen yanı başında planlanan bu nükleer proje, Trakya’nın nefesini, suyunu, ormanını ve geleceğini tehdit eden büyük bir ekolojik yıkım ve enerjide dışa bağımlılık projesidir.

Sol Parti olarak açıkça ilan ediyoruz, bu ülkenin ormanlarını, tarım alanlarını, su havzalarını, halkın yaşam alanlarını sermayeye, uluslararası nükleer lobilerine ve iktidarın rant iştahına teslim etmeyeceğiz.

Bu bölge;

1/100.000 ölçekli çevre düzeni planlarında orman, tarım ve mutlak içme suyu koruma alanıdır.

Ekolojik bütünlüğü en yüksek, en az tahrip edilmiş Trakya ekosistemidir.

İstanbul’un havasını, suyunu, yaşam destek sistemini oluşturan doğal bir eşiktir.

Bu alana nükleer santral kurulması, yalnızca Trakya’yı değil Marmara ve Karadeniz’i birlikte tehdit etmektedir.

Trakya’ya nükleer santral yapmak demek ekolojik kırıma açık davetiye demektir.

Istrancalar, Türkiye’nin en zengin biyoçeşitlilik alanlarından biridir. Kendine özgü flora ve faunasıyla Avrupa ve Anadolu ekosistemleri arasında bir geçiş koridorudur. Longoz Ormanları, deniz çayırları, kum zambakları, içme suyu havzaları ve kıyı ekosistemleri, sadece Trakya için değil, İstanbul’un hava ve su kaynağı için de hayati önemdedir.

Bu bölgeye nükleer santral kurmak;

İğneada Longoz Ormanlarını geri dönülmez biçimde etkilemek,

Bölgenin içme suyu kaynaklarını risk altına almak,

Tarım alanlarını, orman ekosistemlerini ve balıkçılığı yok etmek,

Trakya’nın iklim dengesini bozmak,

Enerjide dışa bağımlılığı artırmak,

Aynı zamanda deprem riskleri ve Karadeniz’e doğrudan etki edecek radyoaktif tehlikeler yaratmak demektir.

AB'den Türkiye'nin İklim Krizi'ne destek
AB'den Türkiye'nin İklim Krizi'ne destek
İçeriği Görüntüle

Bu nedenle bu proje ekolojik, bilimsel ve toplumsal açıdan hiçbir meşruiyete sahip değildir. Üst ölçekli planlara aykırı, hukuksuz bir girişimdir.

Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100.000 ölçekli planlarda söz konusu alan “orman alanı”, “tarım arazisi” ve “İçme-Kullanma Suyu Mutlak Koruma Alanı” olarak işaretlenmiştir. Bu planlarda herhangi bir “enerji üretim alanı” kararı bulunmadığı gibi, aksine ormanların mutlak korunması gereken doğal değerler olduğu açıkça yazılıdır.

Danıştay’ın geçmiş yıllarda verdiği kararlar da Trakya’nın ekolojik yük sınırını doldurduğunu ve kömürlü termik santral dahil hiçbir ağır enerji tesisinin bölgeye yapılamayacağını hükme bağlamıştır.

Ne Mersin’de ne Sinop’ta ne İğneada’da nükleer santral için “enerji ihtiyacı” bahanesi gerçeği yansıtmamaktadır. Ucuz ve istikrarlı enerji iddiası aldatmacadır, nükleer enerji ucuz değildir aksine dünyanın en pahalı elektrik üretimidir.

Gerçek şudur:

Nükleer santral, hem yapım hem işletme hem söküm hem atık maliyetleri bakımından en pahalı enerji seçeneğidir. Teknoloji transferi iddiası bir masaldır. Nükleer santral dışa bağımlılığı azaltmamaktadır, Rusya’ya, Çin’e ve söz konusu diğer ülkelere bağımlılığı kalıcılaştırmaktır. Nükleer yakıtın tamamı yurt dışından gelecektir. Mersin ve Sinop nükleer enerji santral süreci göstermiştir ki bu durum bir enerji politikası değil, ulusal bağımsızlık sorunudur.

AKP, enerji ihtiyacını bahane ederek nükleer lobilerle arka kapıdan pazarlık yürütmektedir. Oysa Türkiye’nin gerçek ihtiyacı, nükleer risk, radyoaktif atık, dışa bağımlılık ve ağır maliyet üreten nükleer santral değil kamucu, ekolojik, toplum yararını gözeten bir enerji politikasıdır.

Emekçilerin, çiftçilerin, balıkçıların, orman köylülerinin yaşam alanlarını tehdit eden bu proje, ekonomik ve ekolojik bir yıkım reçetesidir.

Trakya halkı yalnız değildir.

Sol Parti olarak, Trakya Platformu’nun, çevre derneklerinin, bölge halkının, bilim insanlarının ve hukukçuların yükselttiği itirazların yanındayız. Trakya başta olmak üzere bölge illerindeki halkımızı nükleer santral projesine karşı birleşik bir mücadele zemininde buluşmaya ve ortak mücadele sürecine davet ediyoruz.

İstrancalar’da, Longoz’da, Karadeniz kıyısında nükleer santral kurulmasına asla izin verilemez. Bu proje daha başlamadan durdurulmalıdır.

Ormanlarımızın, suyumuzun ve geleceğimizin savunulması için mücadeleyi büyüteceğiz.”

Muhabir: ERDOĞAN DEMİR