2026 Bütçesi’nden İpsala’ya 41 milyon
2026 Bütçesi’nden İpsala’ya 41 milyon
İçeriği Görüntüle

ERDOĞAN DEMİR

SOL Parti Meclis Üyesi Serdar Varol ile Edirne İl Başkanı Nazım Türkoğlu geçtiğimiz cumartesi günü Keşan’a gelerek açıklamalarda bulundu.

Saat 16.00’da gerçekleşen toplantıya SOL Parti Keşan İlçe Başkanı Ali Erol Durmaz ile partililer katıldı.

İlk konuşmayı yapan Durmaz Varol ile Türkoğlu’na hoşgeldiniz diyerek sözü Türkoğlu’na verdi.

Türkoğlu konuşmasında şunları söyledi. “Şu anda Türkiye gerçekten çok ilginç ve çok kötü. Yani herkes kötü der ama gerçekten kötü bir durumda. Türkiye tarihi hiç bu kadar kötü olmamıştı. Gerek ekonomik, gerek toplumsal, gerek eğitim, sağlık, aklınıza ne gelirse hiç bu kadar kötü olmamıştı. Biraz önce aklıma geldi de, şimdi meşhur 15 Kemal Derviş yasaları vardı biliyorsunuz. Bunlara bir akşam göz gezdirmiştim ben. Evet onlar da bir tanesi tarımla ilgili arkadaşlar. Kısaca hatırlatmak isterim. Tarımda ne dedilerse hepsi çıktı. Tarımda ama emperyalizme bağımlı hale getirmekti ülkeyi. Emperyalizmi tamamen sömürgesi hale getirmekti. Evet arkadaşlar aynı şey oldu ve şu anda tamamen ülke emperyalizm şirketlerinin kölesi durumuna gelmiş durumda. Şimdi bir hesaplayın. Fındığından tut. Fındık, tütün, şeker, pancar. Aklına daha ne geldi? Her şey, sigara fabrikaları, içki fabrikaları hepsi satıldı. Yani peşkeş çekildi. Şeker fabrikaları peşkeş çekildi. Amaç sadece kota koyarak tütünü ve şeker pancarını zaten kotayla yok etmekti. Evet arkadaşlar bunu başardılar. Şu anda bu hükümet gitse bile şöyle diyeyim. Muhtemelen özellikle bir de eğitimi de hesaplarsak 50 yıl gerekir tekrar bunların çözülmesi. İyi bir hükümet gelirse. O kadar kötü duruma getirdiler. Bu durumda kongremizi yaptık. Dediğim gibi tüm demokrat insanlarla beraber ortak çalışacağız. Çünkü gerçekten Türkiye vatan tehlike altında. Dolayısıyla özveriyle çalışmaya devam edeceğiz. Tüm sosyal platformlar her yerde olmaya çalışıyoruz. Olmaya da çalışacağız.”

Türkoğlu’ndan sonra konuşan Varol’da şunları söyledi.

Merhaba basın emekçileri. Öncelikle basın açıklaması yapınca birkaç bir şey söylemek istiyorum. Şu anda sizin yaptığınız göre dünyanın en zor mesleklerinden bir tanesi bizim ülkemizde. Bunlar için size kolaylıklar diliyorum. Aynı zamanda dün biliyorsunuz 10 Ekim Gar Katliamı'nın yıl dönümüydü. Burada katledilen bütün canlarımızı sevgiyle ve özlemle anıyoruz. Bildiğiniz üzere partimiz 3. olağan konferansını 4-5 Ekim tarihinde Ankara'da yaptı. Bununla ilgili bir sonuç belirgimiz var. Ben size bunları okumak istiyorum.

Geleceği rejim yenecek, Birleşik Muhalefet yolunda ileri. Türkiye, siyasal rejim altında layık değil ve demokrasinin son kazanımlarının ortadan kaldırıldığı, eğitimden sağlığa kadar halkın en temel haklarının yok edildiği, gençlerin geleceksizliğine, emekçilerin ve emeklilerin ise sefahate sürüklendiği bir çürüme ve yıkım sürecine itildi. Büyük Orta Doğu bataklığında sürüklene sürüklene kurulan bir gelici rejim, ABD-İsrail ortaklığında şekillenen Orta Doğu düzenine uyumlu etnik ve dinsel temeller üzerinde yeniden kurgulanmak isteniyor. ABD ve MHP ittifakı, Amerika'nın bu dayatmalarını kendi iktidarlarına sürdürmenin bir fırsatı olarak görüyor.Trump ve Amerikan desteğiyle seçimleri göstermelik hale getiren bu düzen, Erdoğan'a ömür boyu başkanlık yolunu açmak istiyor. Bunun için önüne çıkan herkesi düşman inanıyor, muhalefeti dört koldan kuşatarak Türk toplumsal direnci bastırmaya çalışıyor. Bir yandan CHP üzerindeki baskılarla toplumsal muhalefet sindirilirken, diğer yandan Kürt

sorunundaki çözüm ve barış özlemleri manipüle edilerek, Kürt hareketi bu yeni rejimin yediğine çekilmek isteniyor. Cumhuriyet tarihinin sonunu ilan etmeye kalkan sarayın hesabı tutmayacak. Bu geleceği rejimi kalıcılaştırmaya yönelik büyük tehlike, birleşik bir muhalefet anlayışıyla mücadele edilerek bertaraf edilecektir. Emperyalizmin dayaklarını mutlaka ama mutlaka boşa çıkartılacaktır. İktidar bloğunun bütün çabası nafiledir. Saray etrafında kurulan her tür ilişki ve ittifak arayışı, Beyaz Saray'dan alınan vizeler, ezilen halkların bu geleceği rejimden kurtulma iradesinden daha büyük, daha haklı, daha güçlü değildir. 19 Mart'tan bugüne sokak sokak büyüyen Birleşik Mücadele iradesi, bu ülkenin değerimci direniş birikimleri bu geleceği rejimi yıkacak güçtedir. Ülkenin kaderinin bile belirleneceği bu tarihsel dönemeçte sorumluluğumuz,halkın ezici çoğunluğunun karşı olduğu bu tek adam rejimine son vermektir. Bu mücadele yalnızca bir seçim süreciyle başarılamayacağı açıktır.

Önümüzdeki mücadele bir partinin ya da kişinin yerini başka biriyle değiştirme sınırlarının çok ötesindedir. Çok farklı eğilimlere sahip geniş bir muhalefet cephesi ancak bu rejime son verme hedefi etrafında önümüzdeki tüm mücadele eşiklerini birer referandum olarak gören bir anlayışla geliştirilebilir. Ülkenin bütün muhalefet güçlerinin genci yaşlısı, kadın erkeği, Alevi'si, Sünnisi, Kürt'ü, Türk'ü, tüm ezilenlerinin, tüm toplumsal inisiyatiflerin, örgütlerin ve partilerin birleşerek ülkenin geleceğine ve kaderine sahip çıkacağı birleşik bir muhalefet anlayışına bugünün en yakıcı ihtiyacıdır. Çünkü egemen emperyalist politikalar ancak böyle bir birleşik mücadele anlayışıyla boşa çıkarılabilir.

Türkiye'yi seçimsiz, muhalefetsiz bir rejime sürükleyen bu karanlığa son vermenin yolu budur. Çağrımızdır, Sol Parti bu hedef doğrultusunda tüm muhalefet güçleri, örgütler, partiler ve toplumsal mücadele insafiyetleri arasında ortak zemini oluşturmak, mücadele ve eylem

birliklerini çoğaltmak, farklı toplumsal örgütlenmeleri ortaklaştırmak için her alanda birleşik muhalefet anlayışını geliştirecek ve bunun zeminlerini yaratacaktır. Bu geniş çeppe mücadelesinin yanı sıra halkın direnme eğilimlerini birleşik bir güç haline getirmek, gençlerin, kadınların ve emekçilerin mücadelesini örgütlü bir halk hareketine dönüştürmek önümüzdeki dönemin belirleyici hedefidir. Bu doğrultuda, taban inisiyatiflerine dayanan yeni örgütler meclisinin yaratılması, sol partinin önüne koyduğu en temel görevdir. Sol Parti 3. Olağan Konferansı, bu rejimi sonlandırma hedefinin daha berrak, bu yoldaki mücadele kararlılığını ise daha keskin hale getiren bir umut ve gelecek buluşması olmuştur. Bu umut ve kararlılıkla sokak sokak mücadeleyi büyütmek, birlik ve dayanışmayı çoğaltmak, bu gerici rejime son vererek daha eşit, özgür ve kardeşçe bir ülke kurmak için ileri atılıyoruz. Konferansımız, ülkemizin dinsel ve etnik kimlikler üzerinden gelici bir rejime dönüştürme girişimlerine karşı birleşik bir muhalefet örgütlemeyi tarihsel ve bilinçsiz sorumluluk olarak belirlemiştir. Bu kararlılıkla Amerika ve İsrail'in yeni Orta Doğu düzeni içinde Türkiye'ye dayatılan gelici rejim dönüşüm planını boşa çıkaracak birleşik bir mücadeleyi ülkenin tüm muhalefet güçleriyle başta

gençler ve kadınlar olmak üzere tüm devrimci direniş odakları ve ezilen emekçi milyonlarla birlikte örgütlemek üzere harekete geçiyoruz. Çağrımız, tek adam rejimine son vermek için birlikte yürüme çağrısıdır. Çağrımız, emperyalistlerin ve geleceği faşist ortaklığının ülkemizi sürüklediği felaket senaryolarını boşa çıkarmak için hep beraber mücadele çağrımızdır. Çağrımız, Türkiye'nin devrimci yeniden kuruluşu yolunda birleşme çağrısıdır. Kazanacağız, yarınları hep birlikte kuracağız.”

Muhabir: ERDOĞAN DEMİR