MEHMET AYTAÇ

Saat 11.00’de Anadolu Lisesi’nde düzenlenen programa Keşan Kaymakamı Cemalettin Yılmaz, Keşan Belediye Başkan Yardımcısı Nuran Uslu, AK Parti Keşan İlçe Başkanı Gürcan Kılınç, Keşan İlçe Milli Eğitim Müdürü İlhan Saz, Sosyal Hizmetler Keşan İlçe Müdürü Nergis Kocamustafapaşa, İŞKUR Keşan Şube Müdürü Mehmet Yazıcı, Keşan Zihinsel Engelliler Derneği Başkanı Emine Sönmez, Keşan Engellileri Koruma Derneği Başkanı Fatma Öz, Türkiye Yerel Basın Birliği Edirne Şube Başkanı Erdoğan Demir, Edirne Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Saylam, öğretmenler ve öğrenciler katıldı.

Anadolu Lisesi Tarih Öğretmeni Hakkı Can Karataş’ın sunuculuğunda gerçekleşen program saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın söylenmesi ile başladı.

Efe Oğuz adlı öğrenci günün anlam ve önemini belirten konuşmasını yaparak şunları söyledi “Sayın müdürüm. Değerli öğretmenlerim, Sevgili arkadaşlar, 10 Aralık gününü içine alan haftayı, her yıl insan Hakları ve Demokrasi Haftası olarak kutlamaktayız. İnsanlar arasında din, dil, renk ayrımı yapmadan sevgi, saygı, dostluk duygularını geliştirmek, insanın insan olmak haysiyeti ile sahip olması gereken hakların hepsine “İnsan Hakları” denir. İnsan haklan, kişiyi kendi özüyle yaşatacak kurallardır. İnsanın insana hükmetmesi, onu ezmesi insan onuruna yakışmayan ve kabul edilemeyecek bir davranıştır. Bu tür ayırımların yapıldığı toplumlarda kavga, çatışma, isyan eksik olmamıştır. İnsanlar arasında hak, eşitlik, adalet, özgürlük düşüncesi yaygınlaştıkça bu konuyla ilgili mücadeleler de artmıştır.

İnsanlara insan oldukları için sahip olmaları gereken birtakım hakların bulunduğu fikri ilk kez İngiltere'den ortaya atıldı.19. Yüzyılda Amerika ve diğer birçok ülkelere yayılan bu fikir akımından sonra 1789 Fransız İhtilali Avrupa'da insan haklarının kabul edilmesini ve uygulanmasını sağlamıştır. Amerikan Cumhurbaşkanı Roosevelt ile İngiliz Başkanı Churchill tarafından imzalanıp duyurulan Atlantik Beyannamesinde insan hakları genişletildi. Bu beyannamede insanlara millet, inanç, ırk ayırımı gözetmeksizin herkes için eşit haklar konmuş ve yasaların koruması verilmiştir.

24 Ekim 1945'te kurulan Birleşmiş Milletler Örgütü'nün öncelikle amacı dünyada barışı ve güvenliği sağlamaktı. 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler Örgütü "İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ni kabul ve ilan etti. İnsan Hakları Beyannamesi 30 maddeden oluşmuştur. Bu beyanname insana değer veren, özgürlük, eşitlik tanıyan duyurudur.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 10 Aralık 1948 yılında İnsan Hakları 'Evrensel Bildirisini kabul etmiştir. 10 Aralık ile başlayan hafta, Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde İnsan Hakları Haftası olarak kutlanır. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, insan hakları konusuna tam bir tanım amaçlayarak hazırlanmıştır. Esas amaç, bu tanıma uyan insan haklarının hiçbir tereddüde meydan vermeden uygulanmasıdır.

İnsan hakları, kişiyi özü ile yaşatacak kurallardır. Bu kurallar, insanı insan yapan kurallar olarak da tarif edilebilir. İnsan hakları 10 Aralık 1948'te başlamış bir olgu değildir. Dünya kurulalı insana, insan haklarına saygı her çağda zamana uygun olarak gösterilmiştir. İnsanların kendi istekleri dışında yaşamak zorunda bırakıldıkları şartlara tarih boyunca rastlanmıştır. Kullara kulluk etmek, köle hayatı yaşamak, işkencelere maruz kalmak bu yaşantıya örnek olarak verilebilir. Bu olguların dayanılmaz olduğu dönemlerde insanlar hoşnutsuzluklarını bir şekilde ortaya koyma zorunluluğu hissettiler. Bu hoşnutsuzluklarını ortaya koyarak 1215 yılında İngiltere’de Kral John'a karşı haklarını savunmak amacıyla bazı istekler ortaya koydular. Ortaya konan bu kararlı tavır karşısında kral bir antlaşma metnini kabul etmek zorunda kaldı. Hazırlanan Özgürlükler Belgesi kabul edildi. İnsan hakları konusunda sözden öteye geçilmiş oldu. Artık insan hakları metne dökülmüş, insanların kısıtlanamayacak bazı hakları güvence altına alınmış oluyordu. İnsanların yaşayışlarında, hayati konularda eşit haklara sahip oldukları fikri 1776 yılında Amerika'da yayımlanan Bağımsızlık Bildirisi ile de pekişmeye başlamış oldu. İnsan hakları ile ilgili bir başka çalışma Fransız İhtilalı zamanında yapılmış ve 1789 yılında İnsan Hakları Bildirisi yayınlanmıştır. Bütün bu çalışmalar insanların daha çağdaş yaşama isteğinin bir ürünüdür. Zamanında insan haklarının tam ve hiçbir ayrım yapmadan korunmaması bu zorunluluğu kaçınılmaz kılmıştır. Sözde var olması, tam uygulanmamasını sağlamıştır. Yapılan eksik uygulamalar, insanın insana yaptığı eziyetler insan kişiliğini zedeler olmuştur.

Bireysel karşı koymalar etkili olmamıştır. Bu sebeple tam bağımsız ülkelerde yaşayan insanların haklarının, artık devletleri yönetenlerin güvencesi altında olması fikri ağırlık kazanmıştır.

HABERİMİZİN VE TEPKİMİZİN ARKASINDAYIZ HABERİMİZİN VE TEPKİMİZİN ARKASINDAYIZ

Birleşmiş Milletler genel Kurulu’nda kabul edilen bildiri ile insanların daha bağımsız yaşamaları öngörülmüş, bu 30 maddelik bildiriye uyulması konusunda gerekli yasal düzenlemenin yapılması istenmiştir.”

Konuşmanın ardından Tuğra Çürük, Ahmet Edip Seremcan’ın yazdığı “Yaşanası Bir Dünya” adlı şiiri okudu.

Çürük’ün okuduğu şiir de şöyle;

Kenetlensin sımsıkı ayrı duran eller.

Isınsın artık birbirine dargın gönüller

 Son bulsun kavga, öfke, bütün kinler

Işte o zaman bizimdir yaşanası bir dünya.

 

Diller barış diye haykırsın çınlasın kulaklarda

Aksın da çağlasın, sevgi dolu pınarlarda

Hayat bulsun yeşersin, körpe fidanlarda

İşte gerçek olan, barış dolu bir Dünya.

 

Sen ben kavgası artık kalmasın

Kötü bir sözle kalpler kırılmasın

Dileğimiz her yeri muhabbet sarsın

İşte insanlık için, huzur dolu bir Dünya

 

Savaşlar, yıkımlar, zulümler zarardır insanlığa

 Kötülük yapan kişi, ebediyen görmez fayda

Haydi! Sende gönülden şöyle bir merhaba

Söyle de gerçek olsun, yaşanası bir Dünya.

 

Oynasın neşe ile Dünyanın Bütün çocukları

Onlar ki yarının sevgi dolu mimarları

Haydi verin el ele, gönüller bir olsun

Hep beraber yaşanası güzel bir Dünyamız olsun.

Program, Feyza Nur Onay ve Busenur Kalkan adlı öğrencilerin İnsan Hakları Beyannamesi’nin bazı önemli maddelerini okumaları ile sona erdi.

Editör: BÜLENT SAYLAM