2009 Yerel seçimlerinde DSP’den aday olan Ahmet Çayır’ın rakipleri AKP’den rahmetli İlhan Kaptan ile CHP’den Abdullah Bostancı idi. O sıralar İzmir’de yaşıyordum. Seçimden kısa bir süre önce Enez’e dostlarımı ziyaret için gelmiş ve havayı koklamıştım. Bostancı’nın şansının olmadığı, seçimin Çayır ile Kaptan arasında geçeceği belli oluyordu. Sonuçta Çayır ipi göğüsledi. CHP adayı Bostancı ise ancak 3’üncü olabildi. Aradan geçen 5 yıllık süreçte Ahmet Çayır’ın insan ilişkilerindeki önemli yanlışları, Belediye personelinin akıl almaz savruklukları, disiplinsiz davranışları, mali imkanların düzene sokulamaması gibi nedenlerle 2014 seçimlerine gelindi. Sonuç baştan belli idi. Çayır’ın karşısına AKP’den kim çıksa o kazanacaktı.

***

Ahmet Çayır’ın karşısına AKP’den Bostancı çıkınca CHP ümitlendi.. Bostancı’nın karşısında Çayır olunca da AKP ümitlendi. Sonuçta az bir farkla da olsa Bostancı ipi göğüsledi. Elbette seçimin kaybedilmesindeki tek neden ÇAYIR değildi. Yıllardır çeşitli ağır sorunların çözümsüz kalması ile hak etmediği bir konumda bulunan Enezliler bu sorunların çözümünde bir kez de tercihlerini AKP iktidarından yana kullanmanın iyi olabileceğine inandı. Böylelikle hem Çayır cezalandırılmış, hem de iktidarın nimetleri Enez’e taşınmış olacaktı. Ne var ki 30 yıldır çözülemeyen sorunların sorumlularından birisi ve hatta en önemlisi Bostancı idi. 2 dönem belediye başkanlığı ve bir dönem de İl Genel Meclis üyesi olarak Enez’in 30 yılına damgasını vuran, ama Enez’i gerektiği yere taşımakta başarılı olamayan Bostancı ne yazık ki bu elde ettiği üçüncü şansı ve süreci de heba etti.

***

Bunu söylerken “Acaba haksızlık mı ediyorum? Yapılanları görmezden mi geliyorum” diye düşünmüyor değilim. O zaman, öncelikle, Enezlilerin İktidarın Nimeti olarak beklentileri nelerdi? Bunu belirleyelim. Buna bakalım. Enez, doğal kaynakları ve henüz ortaya konmamış zenginlikleri ile kendi kendine yeterli olabilecek bir kasaba. Bence, bir turizm kenti iddiasındaki Enez’in Devletten, daha doğrusu merkezi hükümetten, yani AKP iktidarından beklentileri 3-4 madde ile sınırlıydı. Bunlar: 1. Limanın uluslararası trafiğe açılması (ki bu iş için mobil gümrük hizmeti yeterli idi) 2. Enez Keşan yolunun çağdaş kriterlerle duble yol olarak düzenlemesi, 3. Yüksek Okul açılması 4. Doğal gaz imkanının Enez’e taşınması 5. Lagün göllerinin ıslahı 6. Arıtmanın derin deşarj kanalının yapılması olarak sıralanabilir. Son zamanlarda artık daha belirgin hale gelen içme suyu şebekesinin yenilenmesini de bu beklentilere ekleyebiliriz. Ben bunların dışında Enez için İktidarın Nimeti denebilecek ve beklenebilecek fazla bir şey olduğunu düşünmüyorum.

***

Herhalde AKP sözcülerinin  İktidar Nimetleri dediğinde “Balık figürlü, ışıklı, fışkiyeli havuz” ya da “Bakraç taşıyan kadın heykeli” ya da “pervanesi kayıp yel değirmeni figürü” “Bisiklet yolu” falan kastedilmiyordur.. Yatırım olarak kastettikleri şey olsa olsa KİLİTTAŞ FABRİKASI olabilir. Turizm için dizayn edilmesi gereken bir kente Kilittaş Fabrikası çok mu gerekliydi? Bunu da ayrıca tartışmak gerekir. Kaldı ki 4-5 tirilyon borçlanarak yapılan bu fabrikanın verimli ve karlı bir yatırım olup olmadığını da önümüzdeki günlerde daha net olarak görebileceğiz. Abartmıyorum ama istense Enez’in ihtiyacı kadar kilit taş bu borcun yarısı kadar bir harcama ile sağlanabilirdi. Bu fabrika ile 5-10 kişiye iş imkanının sağlandığı ise abartılmamalıdır.. Yine bu paranın yarısı kadar harcama ile Enez’de turizme, balıkçılığa, hayvancılığa dönük çok büyük bir istihdam da sağlanabilirdi.

***

Şimdi kimileri ‘Çağdaş Kapalı Pazar Yeri’ni görmezden geldiğimi sanacak.. Yazı uzamasın.. okuyanlar sıkılmasın. Yakında Enez Kapalı Pazar yeri ile başlayıp devam edeceğim. Ama hemen vurgulayayım ki yapılan Pazar Yeri Kapalı değildir. Kapalı Pazar Yeri ayrı bir sistemin ismidir. Çağdaş mı? Onu da tartışabiliriz.

(Devam edecek)