Günaydın yüce yalnızlar!

Gününüz aydın “Bekarlık sultanlık” diyenler! 

Sevgililer gününüz her yıl olduğu gibi efsane geçti, eminim. Çünkü dün çok mesut ve bahtiyardınız. Sabah kalktınız, üç yüz altmış dört gün olduğu gibi, kendinize enfes bir kahvaltı hazırladınız. Varsa saksıdaki çiçekten kopardınız, yoksa bir tutam maydanozu gül niyetine iliştirdiniz tepsiye. Sonra yayıldınız koltuğa bir film koydunuz adı “not love me”, “no kiss me”, your darling”,  “go to hell” vs… benzeri isimleri olan.

Sonra kaz tüyü montunuzu, beş numara şişle örülmüş, yün eldivenleri  takıp yürüyüşe çıktınız. (Malum hava soğuk. Elinizi tutan yok; ama gerek de yok) Yolda el ele gördüğünüz her çifte “bir çifte” atmamak için, sek sek basaraktan,  koşarak uzaklaştınız. “Bu yolları aynı hevesle yürür müyüm?” şarkısı eşliğinde eve geldiniz. Jakuziye otuz litre süt döküp “Ali babanın bir çiftliği var, çiftliğinde inekleri ve öküzleri var” şarkısını evli, mutsuz, çocuklu yan komşunuza duyurana kadar çığırdınız. Daha fazla mutluluğunuzu anlatmaya yüreğim kifayetsiz. 

Geldik geceye. Bütün gece koca yatakta takla, parende atıp, ayağınızı ulaşamadığınız bir hayale doğru, bir sağa, bir sola salladınız. Pes etmek yok. Gün doğmadan neler doğar!

Uykusuz bir gecenin ardından umutlu bir güne uyanacaksınız. Eminim!

***

Sabah telefonum çaldı, arkadaşım boğuk bir sesle:

“Leylam bu adamı boşayacağım hatta gelecek sene sevgililer gününde boşayacağım. Bu! Bu! Bu! tam bir öküz, takoz hatta yontulmamış kereste”

“Sana da günaydın canım.. Bi sakin ol, dur hele anlat bakem, (Niye bir sene bekliyon gülüm, yarın git)” (En sonu demedim tabi ki, yuva yıkanın yuvası olmaz)

Arkadaşım başladı anlatmaya:

“Karga pokunu görmeden, karşı komşum sabah sabah kahveye geldi. Kahveleri ikram ettim. Kadın devamlı” Bir peçete rica etsem” diyor yüksük parmağını kaldırıyor. 

“Bir bardak su rica etsem şekerim” diyor, yüksük parmağı ile işaret ediyor. 

Önce anlamadım, işaret parmağını incitti falan sandım. Bir şey söylemek için adeta kıvranıyor. 

Dayanamadım tuhaf hallerine,  sordum:

“Eşinle kavga mı ettin bacım?” dedim. Hani beni ilgilendirmez de sabah sabah gelince sıkıntısı var diye”

 Parmağını gözüme soka soka:

“Aaa… üç yüz altmış dört gün kavga ediyoz zaten, bugün de kahvaltılık almaya gitti, geldi. Poşetleri açıp açıp söyleniyordum:

“Bu ne? Yine keçi poku kadar zeytin almışsın, peynir peynir değil, süt kesiği, pinti herif seni” diye. 

Adam siyah çöp poşetinden kocamaaann bir buket çiçek çıkardı.

“Ayol! Kaç yaşına geldik, çiçeği n’apim ben? İnek miyim ki, yesem yenmez. Birazdan on iki numara kahveye gelip, dört kıratlık mücevherini sergileyecek’’ dedim. “Ay bizim pinti herif tek kaşını kaldırıp kaldırıp çiçeği işaret ediyor. Kaş parkinsonu oldu sandım. Bir baktım buketin üstün de kırmızı kurdelada tek taş yüzük sallanıyor. Ben şok!

Önce seninle paylaşayım dedim şekercim. Senin ki ne aldı?’’ dedi.

Ben de arkadaşımın bu acılı günün de “Sahi ne aldı?” diye soramadım. Belli ki üçün birini almış.

Durumu anlayınca sözünü kestim. Biliyorum ki; komşudan ayrı bir hikaye, on iki numaradan ayrı bir hikaye,  komşunun eşinden ayrı bir hikaye ve benim bahtsız arkadaşımdan altmış dakikalık, molasız, sansürsüz bir senaryo çıkacak.

Acı gerçekler boğazımda yumru gibi, dedim ki:

“Eşine anlattığında “Aman aşkım, o herifin karısına keçi poku ölçeğinde zeytin yedirip, sevgilisine cip aldığını tüm site biliyor” (Bende öyle mi olayım? Yat kalk dua et!” demek istiyor burada)

Ardından da “Aman karıcığım hem kapitalist düzenin oyunu bunlar, ben seni tüm kalbimle seviyorum” mu? dedi. (Derin bir sessizlik, benim arkadaşta çıt yok)

SENEYİ BEKLEME CANIM, BOŞA ÖKÜZÜ

***

Devletimiz de unutmamış “Sevgililer Günü”nün ehemmiyetini ha!

“Yemeğin altı yandı” diye, dayak yiyen kadınlar!

“Sevgilisini terk etti” diye, delik deşik edilen kadınlar!

Bir kez saçları okşanmayıp, aşk için heba edilen kadınlar!

Örf adetine baş kaldırıp sevdiğine varacağı yolda öldürülen kadınlar!

Çocuk yaşta kadın olmaya zorlanan kadınlar!

Ve daha nicesini yasalarla koruyamayan devlet -i aliyemiz yasa çıkarmış.

“Sevgililer Gününü Unutmak, Boşanma Sebebi’’

(Karısını boşayamayanların ekmeğine yağ sürecek bir karar... Akıllı olun kızlar)

Yılın üç yüz altmış dört günü sığırken, bir gününde sevgi kelebeğine dönenleri saygıyla alkışlıyoruz.

Geçmiş Ve Gelecek Sevgi Gününüz Kutlu Ola