SONGÜL KONAR

Saat 14.00 sıralarında, İYİ Parti Keşan İlçe Başkanlığı binasında başlayan basın toplantısında, 5 Temmuz 2020 tarihinde gerçekleştirilecek olan İYİ Parti Edirne İl Kongresi'ni hatırlatan Sarıkeçe“5 Temmuz 2020 Pazar günü partimizin İl Başkanlığı’nın ikinci Olağan Genel Kurulu Edirne’de gerçekleştirilecek. Gerek hemşehrilerimizi, gerek partililerimizi Edirne’deki kongremize davet ediyoruz. Kongremiz, Edirne Olin Kavşağı Austin Kafe’de gerçekleştirilecek. Kuruluşumuzdan bugüne bizleri samimiyetle destekleyen hemşehrilerimize teşekkür ediyor ve yanımızda görmek istiyoruz” dedi.

“DAVET İLE İLGİLİ HERHANGİ BİR SİTEMİMİZ YOK”

Açıklamasına, “Amel Baba Türbesi”nin taşınmasına değinerek devam eden Sarıkeçe“Geçtiğimiz hafta millet ittifakı olarak bazı ziyaretlerde bulunduk. Bu ziyaretler kapsamında, Saros Körfezi ve Amel Baba Türbemizi ziyaret ettik. Başkan Bey bu konuda sitemlerini belirtmiş. Ben davet edecektim demiş. Benim için önemli olan orada uzun süredir huzurla yatan merhumun alalacele yerinden çıkarılıp, poşetlere konulmasıydı. Davet ile ilgili herhangi bir sitemimiz yoktur. 600 yıldır orada var olan bir kıymeti siz apar topar kaçırırcasına kaldırdınız ve bu bize göre değil. Ben bu hareketi ‘showbusiness’ olarak değerlendiriyorum. Ölüye saygısı olmayanın diriye saygısı olmaz. Ama böyle devam etmeyin. Birileri çıkar size başka türlü bir hesap sorar. İnsanların değerleriyle oynarsanız konu başka yerlere varır. Siz bu hareketi gelişmiş çağdaş bir ülkede yapabilir misiniz? Mesela en yakınımız olan Yunanistan’da bu iş böyle yapılabilir miydi? Sayın Helvacıoğlu’nun birlikte çalışma modelinden birisi de işte bu. Ben yapacağım siz de onaylayacaksınız zihniyeti. O yolu genişletelim, modernleştirelim evet ama konuşalım, acele etmeyelim. Ben yaptım oldu mantığı çok da iyi bir mantık değildir. Sen babanın malını heba etmiyorsun. Sen toplumun malını heba ediyorsun. Bir taş döşeniyor, taş 3 sene sonra darmaduman oluyor. Bir Keşanlı da çıkıp hesabını sormuyor. ‘Ben bir gecede Amel Baba’yı taşırım’ diyorsan, o kadar cesaretin varsa orada sorun olan Ferhat Ağa köprüsünü kaldır da millete bir hayrın dokunsun. Demek ki senin tarihi eserlerle alakalı bir korkun yok. O zaman bunu da yap” dedi.

“İKİ TANE SİVRİ AKILLI ÇIKIYOR, ‘BEN SAROS’TA TURİZM YAPACAĞIM’ DİYOR”

Açıklamasının devamında Erikli ve Yayla sahillerinden dile getirilen sorunlar ile ilgili konuşan Zafer Sarıkeçe“Bir sitemim de o bölgede yaşayan halkımıza. Bizlere ne oldu? Bundan yıllar önce bu hareketi yapan birisine başka bir türlü tepki gösterilebilirdi ama maalesef son yıllarda bazı değerlerimiz çiğneniyor ve halkımızdan ses seda çıkmıyor. Bunu neye yormalıyım? Sinmişlik ve korkmuşluk demeyi yediremiyorum ama acaba bir bananecilik mi söz konusu? Bu yıllara kadar gelen değerlerimizi korumakta umursamaz mı davranıyoruz acaba? Bunu son yıllarda Saros’ta da yaşıyoruz. İki tane sivri akıllı çıkıyor, ‘ben Saros’ta turizm yapacağım’ diyor ve o Saros’ta evi olan binlerce vatandaş da çıkıp demiyor ki ‘kardeşim sen ne yapıyorsun? Sen benim evimin önünü tel örgüyle nasıl alabilirsin?’ Balkonundan tel örgüleri seyrediyorsan, kendini kaldır bir üzül, bir tepkini koy. Benim Erikli’de ve Yayla’da evim yok. Burada yaşayanlar da sessizliğe gömülmüş. Üzgünüm ama bu böyle. Ses çıkarmazsan adımlar yükselir, bir gün de oturduğun evde ‘kaç öte’ derler. Biz bunun gibi örnekleri daha çok yaşarız. İnsanlarımızın artık yaşadıkları bölgeyi koruması gerekir. Bu bize emanet. Korumak zorundayız. Neden Yayla’ ve Erikli’de bu sorunları yaşıyoruz? Bu kent, şapkasını önüne koyup biraz düşünmeli” ifadelerini kullandı. 

“BAL GİBİ HABERİN VAR, MASAL ANLATMAYI BIRAKACAKSIN” 

Erikli sahilinde çekilen tel örgülere vurgu yapan Sarıkeçe, şunları söyledi; “Erikli’de bildiğiniz Yunanistan ve Türkiye sınırı gibi bire tel örgü var. Saçmasapan bir otopark var. Kişiler kafasına göre at koşturuyor. Meclis üyelerinin isimleri geçiyor ve başkan ‘benim haberim yok’ diyor. Bal gibi haberin var, masal anlatmayı bırakacaksın. Oranın derdine çare olmak için yola çıkmış adamlar, nemalanmaya çalışıyor ve haberim yok diyorsun. Kendini kandırıyorsun. Esnaf arkadaşlarımı dinledim. Dedi ki, ‘Kahve satıyordum, satamazsın’ dediler. Sebebini bilmiyor, ertesi gün bir meclis üyesinin kahve aracını kendi yerinde görüyor. Bunlar ucuz hareketler. Yazık diyorum. Bıçaklarını bilemeye başlamışlardır, sorun yok, gelsinler. Dediklerimden eminim, detaylı açıklamamı da yaparım. Sizi bu şehrin ihtiyaçlarını karşılayın diye seçtiler, ellerinden ekmeklerini alın diye değil. Danişmentteki çöplükle ilgili bir cümle etmek istemiyorum ama doğa katliamı yaşanıyor. Ben orada ‘Erikli’de turizm yapacağım’ diye yola çıkan insanların yarattığı eseri gördüm. Bir parça insanlık taşıyorsa, o çöplüğe gelip gözyaşı dökmesi gerekir. Önceki Belediye Başkanımız Mehmet Özcan’ın da çok büyük hataları olmuş. Helvacıoğlu, KTSO başkanıyken, turizm hayalleri peşinde koşarken, reklamlar yaparken, ‘karşısına çıkıp ben senin bu hayallerine yetemem, bu kadar personelim yok, bu kadar gücüm ve olanağım yok’ diyemedi. Demedi. Sonuçlarını hep birlikte izliyoruz. Geçtiğimiz hafta Bozcaada’daydım. Oraya gidip, turizm nasıl yapılıyor görsün. Orada da insanlar çöp atıyor, orada da bir hayat var. Gitsin bu işlerin nasıl olduğunu görsün, bir de gelsin buraya o yarattığı Erikli’yi izlesin. Aralarında bir alaka var mı? Anlasın. Biz sarı öküzümüzü baştan vermişiz.”

“YAYLA LİMANI ARTIK BİR KANGREN HALİNE DÖNMÜŞ”

Açıklamasında Yayla sahilinde yaşanan sorunlara değinen Sarıkeçe, şöyle devam etti: “Yayla durumu biraz daha karışık. Yayla Limanı artık bir kangren haline dönmüş. Yaylalılar isyanda. Ama Yayla'da hoşuma giden şey, insanlar duyarsız değil. Bizi orada bir kitle karşıladı ve onlara teşekkür ediyorum. Yaşları 40-60 arasıydı, genç kitle neredeydi bilmiyorum. Sonuçta bulundukları yerlerde insanca yaşama hakkına sahip olduğunun farkında olan bir kitleydi Yayla'daki kitle. Bu arada sivrisinek sıkıntısı çok büyük bir sıkıntıdır. Bırakın sahilleri, Keşan’da bile aynı sorun var. Yıllardır görülmeyen bir şey yaşanıyor. Keşan’a takım elbise giydireceğim dedi ama pasaklı adama takım elbise giydirilmez. Siz önce temizliğinizi yapınız. İlaçlama zamanında yapılmayınca başımıza bu geldi. Seneye umarım erken davranırsınız. Otopark ve kahve dükkanı peşinde koşacaklarına bence gidilsin sahillerin sinekleri ile temizliği ile uğraşsınlar. Yayla'da emekli bir Hanım Efendi sağlık probleminden bahsetti. Bu ciddi bir sorun. Her an yaralanmalar, acil durumlar olabilir. Sağlık yetkilisinin olmaması çok büyük bir sorun ve bunun derhal çözülmesi gerekiyor. Helvacıoğlu, Yayla Sahili’nden talaşların kendisinin gideceğini düşünerek izlemek istemişti. Yayla’daki doktor eksiğini de böyle izlerlerse olmaz. Yayla'daki vatandaşlarımıza, nefesi kuvvetli bir hoca tavsiye etsinler, haftada bir gelip üflesin, herkes sağlığına kavuşsun.”

“DERDİNİZ PAZARYERİNE ÇATI YAPMAK MI, YOKSA FANTEZİSEL BİR HAYALİNİZ Mİ VAR?”

Sözlerinin son bölümünde, pazaryeri projesi ve Karacaali Köyü'nde gerçekleştirilen ÇED Halkın Katılımı Toplantısı'nı değerlendiren Zafer Sarıkeçe, sözlerini şöyle tamamladı; “Pazaryeri ile ilgili sorun çok. Seçimle ilgili en büyük vaatlerden birisi buydu. Başkanın seçilince çözeceği ilk şey trafik, ikincisi de pazaryeriydi. Sağ olsun ikisini de çözmeye çalışıyor. Çözecek inşallah. Konu hala komisyonda, ilgileniliyor. Fakat rakamlar çok yüksek. 24-25 milyon gibi bir rakam duyuyorum. Derdiniz pazaryerine çatı yapmak mı, yoksa fantezisel bir hayaliniz mi var? Ben 25 milyonluk çatısı olan bir pazaryeri görmedim. Derdiniz pazarcı esnafıysa, bu insanlar kardan kıştan korunmak istiyor. Bir ay önce maaş yüzünden alt üst oldunuz, birbirinize girdiniz, maaş için kredi istediniz, 25 Milyonluk çatı hayali kuruyorsunuz. İnsanlar size güler. Emsallere bakın, inceleyin ve harekete geçin. Sizin amacınız ne? 3 ay sonra havalar soğuyacak. Yağışlar başlayacak. Acele edilmeli. Çay tepsisiyle onu artık çok fazla gezdirmezler diye düşünüyorum. Elektrik üreteceğim diyorsun, hayır efendim sen önce sorunu çöz. Derdiniz iş yapmak olsun. Ayrıca pazarcılarımızın başka ilçelere gidememe gibi bir sorunu var. Yetkililere söylüyorum, bir an önce bunu çözüme kavuşturun. Elimizden ekmeğimiz alınmasın. Şarköy, Malkara dediğimiz yerler çok uzak yerler değil. Dostluğumuzu koruyalım. Siyasi anlamda üzerime düşeni yapmaya hazırım. Öte yandan, Karacaali Köyü'ndeki ÇED toplantısında bulundum. İttifak olarak köylülerimizin sonuna kadar yanındayım. Keşke onların orada verdiği tepki gibi, Saros’ta da aynı mücadeleyi ve korumacılığı görebilsem. Köylülerimize teşekkür ediyorum. Kendilerini çok iyi savundular ve yanlarındayız. Kömür ocakları hep koruyacağız diye başlar ve verdiği tahribat inanılmaz boyutlarda olur. Ama bu köyümüz zeki ve bilinçli. Neye karşı olduklarını biliyorlar ve gurur duyuyorum.”