Bu günlerde şarkı söyleyecek mecalimiz kalmadı fakat okurlarımla birlikte hicaz makamında güfte Celal Ertan’a, beste Kadri Şençalar’a ait şarkıyı okumaya var mıyız. Haydi o zaman başlayalım.
Ah edip inlerim gurbet elinde
Uzaktan göründü benim bağlarım
Yine garip kaldım gurbet elinde
Sevgilimi her gün anar ağlarım
***
Neyleyim köşkü, neyleyim sarayı
İçinde salınan yar olmayınca
***
Kimsesiz hem öksüz kaldım bu yerde
Talihim düşürdü beni bu derde
Gözümü kapladı bir kara perde
Evimi yurdumu anar ağlarım
***
Neyleyim köşkü, neyleyim sarayı
İçinde aradığım başkan olmayınca
Düzeltme: ‘salınan yar olması’ gerekirken ‘aradığım başkan’ olarak geçmiş okurlarımdan özür dilerim. Anlayana! Bizler saraylarda yaşayamadığımız için oraları pek bilmiyoruz uzaktan gördüm. Yalnız yıkılmış sarayları biliyorum. Bir dönem Romanya’da Çavuşesku’nun, Irak’ta Saddam yine sonu kötü biten Kaddafi’nin sarayları anlatmakla bitiremiyordu. Hatta Romanya’da sarayın altında askeri Karargah olmasına rağmen yıkılışını önleyemedi.
İnsanoğlu artık diktatörleri, sarayları kabullenemiyor. Aklıma birden ülkemiz geldi.
Allah’tan bizde saray yok. Bizim ki Külliye. Her şey bir yana yazımı yazarken bir yandan Sibel Can’dan bu şarkıyı dinlemek isterdim. Neyleyim Sarayı, Neyleyim Köşkü…