Antrenörümüzün çağrısına bakın:
Şunu da belirtmek isterim Edirne’nin Keşan’a düşmanlığı falan da yok, hayali düşman yaratarak aradan sıyrılmaya çalışmayın. Spor yaparken, topraktan balta çıkartmaktan söz etmek son derece yanlış bir yaklaşım. Keşan’da spor kültürüne yakışmayan söylemler bunlar. Biz onları çoktan aştık.
Bir sözüm de yöneticilere. Baş antrenörünüz tehditler savuruyor siz de izliyorsunuz. Demek ki aynı dilden konuşuyor aynı düşünceleri paylaşıyorsunuz. Aksi takdirde yetkinizi aşıyor deyip müdahale edebilirdiniz… Pazar günü haklı olarak taraftardan destek bekliyorsunuz. O salonda tencere, tava çaldığınız, hakemlere ve rakip takıma küfrettiğiniz, bunu da büyük bir pişkinlikle haklı olduğunuzu iddia ettiğiniz sürece ne o salon dolar, ne de sizin istediğiniz ölçüde destek gelir. Yaptığınız bütün toplantı ve açıklamalarda, haksızlık, düşmanlık, itham var. Halbuki spor güzelliktir, kardeşliktir, dostluktur. Ama sizin söylemlerinizde bundan eser yok.
Keşan Kapalı Spor Salonu’nda rakibinize, hakem ve gözlemcilere saygı duymadığınız, siz nasıl emeğe saygı istiyorsanız, empati yapmadığınız sürece, Keşan voleyboluna bir katkı sunamazsınız. Unutmayınız ki: siz bir misyon üstlenmişsiniz, Keşan adına yöneticilik yapıyorsunuz. Sorumluluğunuz büyük, yaptığınız her davranış, konuştuğunuz her kelime Keşan halkını da bağlar.
Pazar günkü maça tencere tava değil çiçeklerle gelip alkışlarla desteklenmesini isteyerek başlayabilirsiniz. Maçı kazanamazsanız da dünyanın sonu değil. Emekler boşa gitmez, barış, dostluk ve kardeşlik kazanır.
SPORUN AMACI DA BU DEĞİL Mİ? (Takımımıza pazar günü başarılar dilerim)