İstiklal Marşı’nın Kabulünün 95. yılı ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü dolayısıyla Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı ile Müzik Zümresi öğretmen ve öğrencilerinin düzenlediği program dün saat 11.00’de yapıldı.

Sevim Yenice Kültür Merkezi’nde gerçekleşen programa; Keşan Kaymakamı Nuri Özder, Garnizon Komutan Vekili Piyade Albay Özkan Yılmaz, Keşan Belediye Başkan Vekili Feridun Tümer, İlçe Jandarma Komutanı Yzb. Mahir Sağlık, İlçe Emniyet Müdürü Göksel Demiralp, İlçe Milli Eğitim Müdürü İlker Erarslan, kamu, özel, sivil, sosyal ile siyasal kesimin temsilcileri ve öğrenciler katıldı. Mehmet Akif Ersoy Lisesi Edebiyat öğretmeni Songül Eser sunumunda gerçekleşen Program saygı duruşundan sonra Hüseyin Tansu Kırcıoğlu yönetiminde okunan İstiklal Marşı ile başladı. 

Açılış konuşmasını yapan Mehmet Akif Ersoy Lisesi Müdürü Osman Başak şunları söyledi: Bugün burada 12 Mart 2016 İstiklal Marş’ımızın kabulünün 95. Yıl dönümünü kutlamak amacıyla düzenlemiş olduğumuz programa hoş geldiniz. Üç kıtada şanlı zaferlerle fetihler yapmış, 12 milyon kilometreye sahip olmuş, küreselleşen dünyaya inat 6 buçuk asır adaletiyle ayakta durmuş olan koskoca Osmanlı imparatorluğumuzun yirminci yüzyılın başında adeta doğum sancısından ölen bir ana gibi çöküvermişti. Fakat doğan çocuk yaşayacaktı. Hatta ölü ananın göğsünden süt emerek gelişecekti. Çünkü İstanbul simsiyah bulutlarla kaplı iken Anadolu’da fecir aydınlığı halinde milli mücadelenin ilk kımıldanışı çoktan başlamıştı. Ç0k değil birkaç gün önce Çanakkale’de büyük bir cesaret örneği göstermiş olan Mehmetçik şimdilerde silahsız, aç ve bitkin bir haldeydi ancak vatanseverlerin bu zillete katlanması düşünülemezdi. Nitekim de çok geçmeden Anadolu’da milli mücadelenin meşalesi parlamıştı. Anadolu’da açılan milli mücadele bayrağı altında koşanlardan biri de milletimize umut, güven, inanç aşılayan, hürriyet aşığı vatan sevdalısı kahraman şairimiz Mehmet Akif Ersoy’du. O, mahallesinin çamurlu sokaklarında, hayatı, erdemli, alın teri ile yaşamayı öğrenmişti. Korkuyla umudun teslimiyetle direnişin, çözünüşle toparlanışın kol kola gezdiği bir zamanda büyüyen dedesinin, annesinin yaşadığı toprakların bir bir elden gitmesi onun içinde derin yaralar açıyordu.”

ÜMİTSİZLİĞİ MISRALARDA YAŞAMIŞ, KURTULUŞU YİNE MISRALARDA ARAMIŞTIR

Konuşmasının devamında Başak şunları söyledi: O, içinde tufanlar koparken kasırgalar yaşarken bazen şehir dışına çıkar teselliyi sessizlikte tabiatta bulmaya çalışır, Allah’a yakın olmak, içini dökmek isterdi. Asıl kıyametler koparacak olan bendim. Memleketim düşman çizmeleriyle çiğnenmekte. Tarihim, ecdadım, namusum ayaklar altında. Şimdi durma zamanı değil dedi halkına, şimdi susmak zamanı değil. Öyle konuştu ki sözlerini bitirmeden eli silah tutanlar cepheye koştu. “bir devlet topla tüfekle silahla yıkılmaz. Bir devlet ne zaman ki kendi derdine düşerse işte o zaman yıkılır. Düşmanlarımızın istediği başımızıdır, vatanımızıdır” dedi. Bağımsızlık yolunda asla ümitsizliğe kapılmadı. Mehmet Akif hiç vakit kaybetmeden doğruca bir ulusun kaderinin tayin edildiği Büyük Millet Meclisi’nin yolunu tuttu. Acı ve ızdırap dolu bu çetin günlerde canından çok sevdiği Türk ulusunun yanındaydı artık.

Tarihi şanla şerefle yazılı Türk Milleti Gazi Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Anadolu’da “Ya istiklal ya ölüm” ilkesiyle hareket ederek İstiklal Savaşı’na başlamıştır. İstiklal savaşımız zorlukla altında devam ederken Çanakkale’de düşmana göğsünü siper etmiş ordusu dağıtılmış, cephanesi tükenmiş, yorgun ve bitap düşmüş askerlerimizi yüreklendirmek ve şaha kaldırmak ve bu savaşa yakışacak ömür boyu unutulmayacak bir şiire ihtiyaç duyulmuştur. Her bağımsız millerin olduğu gibi bizim de birlik beraberliğimizi sağlayacak, ordumuza güç verecek ve vatanımız kurtarmak için çektiğimiz acıları ve gösterdiğimiz kahramanlıkları hatırlatacak milli bir marşımızın olması fikri ortaya çıktı. Bunun için büyük para ödülü olan bir yarışma düzenlendi. Yarışma sonucunda o günleri bizzat yaşayan ve yaşananları en güzel şekilde anlatan Mehmet Akif Ersoy’un şiiri büyük alkışlar neticesinde birinci olmuştu. Mehmet Akif bu marşı milletine armağan ederek para ödülünü de kabul etmemiştir.”

12 MART 1921 TARİHİNDE DE RESMEN İSTİKLAL MARŞI OLARAK KABUL EDİLMİŞTİR

Osman Başak konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “Mehmet Akif’in bu şiiri 12 Mart 1921 tarihinde de resmen İstiklal Marşı olarak kabul edilmiştir. Biliyorum ki Mehmet Akif Ersoy’u anlaşmak demek azmi, mücadeleyi anlamak demek. Mehmet Akif Ersoy’u anlamak demek çileyi, ızdırabı, şehidi, vatanseverliği, özgürlüğü anlamak demek. Mehmet Akif anlamak demek kurtuluş savaşını on kıtaya sığdıran kahramanı, milli mücadeleyi en mükemmel şekilde dile getiren mümtaz bir şahsiyeti anlamak demek. Onu anlamak demek ya istiklal ya ölüm ilkesini anlamak demek. Sen bağımsızlığı şad edilmiş Türk ruhunu şiirleriyle yeniden canlandıran, milletimi istiklale kavuşturan yıldızlar arasında her zaman parlayacak olan kahramanımsın! Sen halkımın sönmez ışığısın! Ağlarım ağlatamam, hissederim, söyleyemem. Dili yok kalbimin ondan ne kadar usanırım diyerek bizleri öyle ağlattın, öyle hissettirdin ki bu dizelerini yıllarca söylemekten vazgeçmeyeceğiz. Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet, hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal. Bizler de atalarımızın bin bir zorlukla kazandığı istiklalimize sahip çıkmalıyız ve onları her zaman şükranla anmalıyız. Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın. Vatanımda düşmanlara kendi mezarını kazdırmasın. Ezan dinmez, bayrak inmez, vatan bölünmez şehitler ölmez.”

Sonrasında konuşan İlker Erarslan, Bayrağımızı ve Onun hürriyetini ebedileştiren İstiklal Marşımızın, milletimizin ruhunu, tarihini ve ideallerini aksettiren ölmez değerleri olduğunu ifade ederek, “İstiklal marşını sevmek, coşkuyla söylemek, vakur bir şekilde okumak ülkemizi sevmek ülkemize ve bağımsızlığımıza sahip çıkmaktır. İstiklal marşını anlayabilmek için Mehmet Akif’i iyi bilmek, onu bütün yönleriyle şahsında topladığı “milli mücadele ruhunu” yakından tanımak bu ruhu hakkı ile hissetmek gerekir. Bu program vesilesi ile vatan ve millet sevgisinin, bağımsızlık ve hürriyet aşkının en güzel ifadesi olan istiklal marşımızı bize armağan eden milli şairimiz M. Akif Ersoy’u saygıyla anıyorum.” şeklinde konuştu.

Programın devamında Ortaokullar arasında düzenlenen İstiklal Marşı’nı güzel okuma yarışmasında derece elde eden Bademlik Orta Okulu öğrencisi Hacer Bora şiir okudu. Sonrasında Mehmet Akif Ersoy’un Safahat adlı kitabından bir eserin ezbere okunması yarışmasında derece elde eden Feride Mehmet Cuhacı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Öğrencisi Alperen Yasin Kocaalili “Leyla” adlı şiiri okudu. Ardından Mehmet Akif Ersoy’un hayatıyla ilgili bir belgesel salondakilere izletildi. Belgeselin bitmesiyle Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı ve Müzik Zümre öğretmenleri tarafından hazırlanan “İstiklalin Hikayesi” adlı oratoryo izlendi.

Program kapanış yapıldıktan sonra toplu olarak fotoğraf çekildi.