HABER MERKEZİ

TTB Edirne Tabip Odası Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, 1 Mart 2021 Pazartesi gününden itibaren uygulanan ‘kontrolsüz normalleşememe’ halinin ne denli başarısız olduğunu vurgulanırken, yeni kısıtlamalar adı altında alınan önlemlerin de iktidarın pandemi sürecine dönük bilimdışı bir anlayışının ürünü olduğunu, alındığı söylenen önlemlerin, ölümleri durduramayacağını, sağlık çalışanlarının karşılaştığı zorlu koşulları değiştirmeyeceği ifade edildi.

Pandeminin yoksulları ve işçileri vurduğunu, her gün bir uçak dolusu yurttaşın toprağa verildiğini belirten TTB Edirne Tabip Odası Yönetim Kurulu, her gün yurttaşların onbinlercesini hasta eden pandemiyle ve pandeminin kötü yönetimiyle karşı karşıya kalındığını, iktidarın, bilimin, meslek örgütlerinin sesine kulağını tıkadığını, sermayenin çıkarlarına uygun kararlar uygulandığını ve söz konusu tedbirlerin halkı oyalama paketi olduğunu savundu.

“‘NORMALLEŞME’ BAŞLIĞI ALTINDA ATILACAK ADIMLARIN BİLİMSEL OLMADIĞI KONUSUNDA UYARMIŞTIK”

İktidarın yeni “Kontrollü Normalleşme Kararları”nı açıkladığı ve uygulamaya başladığı 1 Mart 2021 Pazartesi tarihinden 45 gün geçtiğini bildiren TTB Edirne Tabip Odası Yönetim Kurulu, yaptığı açıklamalarda şu ifadelere yer verdi: “Kontrollü/Kademeli olarak normalleşeceğimiz, bu sürecin ‘yerinde karar dönemi’ ile belirlenen kriterler çerçevesinde valilerimizin başkanlığındaki il hıfzıssıhha kurullarımızla yürütüleceği belirtilmişti. O zaman da ‘normalleşme’ başlığı altında atılacak adımların bilimsel olmadığı konusunda uyarmıştık; ama ne yazık ki uyarılarımız yine dinlenmedi. Hatırlatıyoruz, öngörülen her şey önlenebilirdi. Peki bu süreçte neler oldu?Sağlık Bakanlığının verilerine göre: Günlük olgu sayıları 63 bine vardı. Kontrollü normalleşme öncesi, 28 Şubat tarihinde ülkemizdeki toplam olgu sayısı 2.701.588 iken 14 Nisan tarihi itibariyle %49 artışla 4.025.557’ye ulaştı. Edirne’deki toplam olgu sayısı 5 katından fazlasına ulaştı. Gerçeği yansıtmaktan çok uzak olan resmi rakamlara göre bile 6165 yurttaşımızı daha bu süreçte kaybettik. Bunlar birer rakam değil, can. Yaşadığımız her şey herkesin gözü önünde oldu. Böyle olacağını başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere bütün yönetenler biliyordu. Ancak tüm uyarılarımıza rağmen gereken önlemleri almak yerine tabloyu seyretmekle yetindiler. Baştan beri yaptıkları gibi hala salgını yönetmek yerine algıyı yönetmeye çalışıyorlar; ‘aşı umudu tacirliği’ yaparak insanları oyalıyorlar. Mızrak çuvala sığmayınca da ‘Maske, Mesafe, Hijyen’ tekerlemesiyle suçu vatandaşlara atıyorlar. Her zaman olduğu gibi, bir yıldır mesleğimizin ve meslek örgütümüzün üzerimize yüklediği sorumlulukla söylenmeyeni söylemeye, görünmeyeni görünür kılmaya çalıştık. Salgının ilk gününden itibaren resmi verilerin bizlerle paylaşılmasını, salgının yönetiminde katkı sunmayı talep ettik, taleplerimize yanıt gelmedi. Medya aracılığıyla uyardık, yapılması gerekenleri söyledik ama duyulmadık. Bugün buradayız, çünkü duymama görmeme şansınız yok, bugün buradayız çünkü ölümleri görmeye tahammülümüz kalmadı, meslektaşlarımızın tükendiğine tanıklık etmeye tahammülümüz kalmadı!  Bugün geldiğimiz noktada, eksik, yanlış, tutarsız politikalar, başarısız salgın yönetimi neticesinde kontrol altına alınamayan Covid-19 pandemisi üçüncü ve en büyük pikini yapıyor. Günlük vaka sayıları 63 bine dayandı, can kayıpları gerçek rakamların ancak üçte birini yansıtan resmi rakamlarda bile 279’a ulaştı.”

“HER GÜN ÇARESİZLİK İÇİNDE YENİ ÖLÜMLERE TANIKLIK ETMEKTEN TÜKENİYORUZ”

Hastanelerin Covid-19 hastalarıyla d"olduğunu, yeni açılan servisler dahi ihtiyacı karşılamaya yetmediğini belirten TTB Edirne Tabip Odası Yönetim Kurulu, “Yoğun bakımlarda yer bulunamıyor. Her gün çaresizlik içinde yeni ölümlere tanıklık etmekten tükeniyoruz. Bu tablodan sadece Covid-19 hastaları değil, Covid-19 dışı hastalarımız da mağdur oluyor, ertelenemez sağlık sorunları için gereken hizmete ulaşamıyorlar. Yeter! Bin defa yeter! Bu kâbusu hep birlikte durduralım. Bugün, bu saatte sağlık çalışanları olarak iktidarı uyarmak, topluma çağrıda bulunmak için ‘Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz! Ölümleri durdurun!’ diye haykırmak için Türk Tabipleri Birliği Ankara Ulus Meydanı’nda, bizler de Türkiye’nin bütün illerinde Sağlık Müdürlükleri önündeyiz. İktidarı bir kere daha uyarıyoruz: Geç kaldınız, önlenebilir ölümleri önlemediniz! Her gün yüzlerce insanımızı kaybettiğimiz son durumda acil adımlar atılmalıdır: Mevcut sağlık politikalarının başarısız olduğu artık kabul edilmeli; sağlığa bütüncül bakan toplum ve sağlık örgütlerinin katılımıyla dayanışma içerisinde yeni bir sağlık sistemi kurulmalıdır. Pandemi ile mücadele, derhal geniş katılımlı yerel pandemi kurullarına devredilmelidir. Bu kurullara yerel yönetimler, sağlık emek ve meslek örgütleri ve toplum dahil edilmelidir. Bilimsel kriterlere uygun filyasyon çalışmalarına hızla başlanıp salgının ilk kaynağına ulaşılmalı, bireyler hastalanmadan veya hastaneye gelmeden gerekli adımlar atılmalıdır. Çalışanlar sosyal ve ekonomik hiçbir kayba uğratılmadan; AVM, fabrika, lokanta, atölye, şantiye gibi kalabalık ve kapalı alanlar derhal kapatılmalıdır. En az 14 gün, tercihen 28 gün zorunlu üretim alanları dışında çalışanlar hiçbir şekilde mağdur edilmeden çarklar durdurulmalıdır. Zorunlu üretim alanlarında çalışanlar için işyerine ulaşmada ve iş yerlerinde fiziksel önlemler alınmalı, dönüşümlü çalışma modelleri ile çalışma ortamlarında bulunan sayısı azaltılmalıdır. Uluslararası dolaşım en aza indirgenmeli ve yalnızca çok gerekli şartlarda olmalı, yurtdışı seyahatlerinde 14 gün karantina uygulanmalıdır. Aşılamada hedef toplumsal bağışıklık olmalıdır. Etkili bir aşılama programı uygulanmalıdır. Aşı temini ile ilgili süreç şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalı, toplumun önüne net bir aşı takvimi konulmalıdır. Mevcut durumda hızlı aşılama salgınla mücadelenin en önemli parçasıdır. Aşıda patenti ortadan kaldıracak uluslararası adımlar atılmalıdır. Sağlık çalışanlarının, mevcut pandeminin yükü yetmezmiş gibi, iktidarın vurdumduymazlığıyla daha da tükendiği görülmelidir. Covid-19’un meslek hastalığı kabul edilmesi gibi basit bir adımın bile atılmaması halen bir ayıp olarak ortada durmaktadır. Halen atanmayı bekleyen ve KHK ile gerekçe gösterilmeden ihraç edilmiş tüm sağlık çalışanları hızla salgınla mücadelede yerlerini almalıdır. Sağlık çalışanları artık dinlenebilmelidir.”

“BU ÇIĞLIK HEPİMİZİN!”

Sosyal hakların korunması; temel gıda, su, ısınma, barınma, temizlik ihtiyaçların karşılanmasının, salgınla mücadelede iktidarın görevi olduğunu vurgulayan TTB Edirne Tabip Odası Yönetim Kurulu, “Temiz hava, güneş ve fiziksel hareketliliğinizi sağlayacak alanlar ve düzenlemeler organize etmek yine iktidarın sorumluluğundadır. Ekonomik çıkarlar için sağlığımızı hiçe atarak çalıştırıldığımız işyeri ortamlarına gitmemeyi talep etmek en doğal sağlık hakkı talebimizdir. Hareketliliği azaltıp bulaşı önlememiz için ekonomik destek, zamanında aşılanma, şeffaf bilgi edinme yurttaşlık haklarımızdır. Uyarılarımıza rağmen yanlış sağlık politikalarında ısrar edilmesi, sosyal cinayettir. Toplumun ve sağlık çalışanlarının canını ve sağlığını riske atan vurdumduymazlığa daha fazla tahammülümüz kalmamıştır. Siyasi ve ekonomik çıkarları değil insanı önceleyin! Artık tükendik, söylenecek sözümüzü tükettik. Çığlığımızla buradayız! Bu çığlık hepimizin!” şeklinde  açıklamalarda bulundu.