HABER MERKEZİ

 Siyaset bilimci, ekonomist, işadamı, akademisyen kimlikli demokratik solcuların yanı sıra, birçok da partiliden oluşan Demokratik Sol Atılım grubunun,  DSP'nin proğramik hedeflerine uygun değişimi için açık tavır koyup, parti içinden ve dışından etkin muhalefet etmenin yanı sıra, toplantı ve panel ve etkinliklerle DSP'nin dolduramadığı siyasi boşluğu doldurarak adeta bir parti gibi çalışmaya başladıklarını belirtiler. 

DSP'nin ilk yönetim değişiminde kısa sürede Türkiye'nin tüm illerinde örgütlenebilecek alt yapıyı oluşturduklarını, üst kurullarını da belirlediklerini açıklayan DSA, Aksakal’ın istifa etmesi ile ilgili hazırladığı çağrı metninde şunlara yer verdiler: “DSP Başkanlık Kurulu’nun Eylül başındaki açıklamasında vurgulanan şu tespite –bazı ihtiyat kayıtlarıyla– katılmamak mümkün değil. Bugün devleti yönetenler ve destekçileri inanılırlığı yitirmişlerdir. Toplum, AK Parti’den umudunu kesmiştir ama ‘ana muhalefet bunu çözer’ de diyemiyor. Meclisteki muhalefetin bu iktidarı değiştirme gücü olmadığı ortaya çıkmıştır. Anayasa değiştirilerek yaratılan iki kutuplu siyaset, ülkenin iki ittifak yapısına mahkum edilmesi, ekonomik ve siyasi tıkanıklığın ana sebebidir. Üçüncü bir çıkış kapısı mutlaka açılmalıdır. AKP’nin inanılırlığının kendisine oy veren yurttaşlarımızın gözünde de aşınmakta olduğu doğrudur. Ana muhalefetin inandırıcı olamadığı görüşü de öyle. Mevcut yapı ve anlayış sığlığı ile inandırıcı olması da mümkün görünmüyor. Ama ülkenin ekonomik ve siyasi tıkanıklığının ana sebebinin ülkenin iki ittifak yapısına mahkum edilmesi olduğu fikrine katılamıyoruz. Sorunun çok yönlü ana sebebinin çok daha eskiye, 1946’dan sonra girdiğimiz IMF süreçlerine dayandığını, eminiz Başkanlık Kurulu’nun değerli üyeleri de biliyordur. Ayrıca, DSP kendisini, sorunları çözmeye aday bir parti olarak görüyorsa, bir sivil toplum kuruluşunun yönetimlerden talepte bulunmasını andırır bir söylem tarzıyla bir çıkış kapısı açılmalıdır dememeli. İktidara aday bir parti olarak, çıkış kapısını; ülkeye sunacağı yol haritasını kendisi gösterebilmelidir. AKP’ye, CHP’ye inancı zayıflayanlar DSP’ye demez mi sen niye açamıyorsun da talep ediyorsun bir çıkış kapısı açmayı? Oysa DSP’nin millete sunabileceği, sunmak zorunda olduğu sağlam bir çıkış yolu var. DSA’lı bir arkadaşın deyimlendirmesiyle ‘Kemalizmin güncel ideolojisi olan Demokratik Sol temelli bir program stratejisi var’. Ecevit’in 1985 DSP Programı. Eli kalem tutan birkaç aydının adet yerini bulsun diye, birkaç haftada karalayıverdiği bir metinden söz etmiyoruz. Bülent Ecevit’in, TBMM’de 1968 Bütçesinin tümü üzerinde konuşmasının geri plânındaki ve 1973, “Ak Günlere” seçim bildirgesinin hazırlığının geri plânındaki bilgi birikiminden ve Ecevit hükümetinin, IMF–TÜSİAD muhalefetiyle akamete uğratılan IV. Beş Yıllık Kalkınma Plânı denemesinden (1979) beslenerek, süzülerek oluşmuş tutarlı geniş bir sosyal ekonomi stratejisinden; günümüzün küresel ekonomisinin çalkantılı denizlerinde bize doğru rotayı gösteren sağlam bir pusuladan söz ediyoruz. Sorun şu ki, dövize tam bağımlı ve burnu borçtan çıkamayan ekonomik yapımızın vatandaşın hayatında ve hatta dış politikada yarattığı trajik tezahürlerini birer siyasi muhalefet söylemi olarak kullanırken bile, DSP Programının ilgili teşhislerine ve gösterdiği çıkış yollarına atıf yapmayı bile düşünmüyoruz. Hâlbuki programın devrimsel değişimler yaratma potansiyelindeki görüşlerini, her somut fırsatta, sendikalara, çiftçi birliklerine, kooperatiflere, meslek odalarına, üniversitelere, siyasi partilere, sürekli ve sistemli olarak sunabilmeliyiz.

İşte bu, çıkış kapısını bizzat kendimizin göstermesi olurdu. Bunun için biz DSA olarak partimizin üyeleri ve organlarıyla her türlü iş birliğine varız. Değerli yönetici, delege ve üye arkadaşlarımızın bunu ciddi olarak düşünmesini dileriz. Yok, eğer yönetim bu kapsamlı siyasi çalışmayı yapmam da, yaptırmam da diyorsa, delege arkadaşlarımızın buna el koymasını; zorunda kalınırsa, böyle bir engeli aşmak adına yönetimi istifaya çağırmasını; yönetimde bu yönde düşünsel ve/veya organik değişimin kapısını açmak için çabasını dileriz. DSA olarak bizim, halkın DSP Programındaki çıkış kapısını fark etmesinden, rızasını bu programın rehberliği yönünde kullanmasından başka bir derdimiz yok. Delege arkadaşlarımızın başka bir derdi olduğunu düşünmek de bize yakışmaz.”