AYGÜL KONAR

Gerekli ve yetkili kurumların, bu hastalığı çiftçiden önce fark edip, önlemleri alması gerektiğini fakat böyle bir şeyin gerçekleşmediğini söyleyen Yetim, hasat sonrası buğdayda %50 gibi bir kaybın bile yaşanabileceğine dikkat çekti.Trakya’nın karşı karşıya kaldığı buğdaydaki hastalığın gündeme gelmemesi ile ilgili Edirne milletvekillerine de seslenen Yetim, bu hastalığın faturasının çiftçiye kesilmemesi gerektiğini söyledi.

“DIŞARI BAĞIMLILIKTAN KURTULMAMIZ GEREKİYOR”

Küçük aile çiftçilerinin devlet tarafından desteklenmesinin şart olduğunu söyleyen Mehmet Ali Yetim, “Ayçiçeği ile ilgili ciddi sorunlarımız var. Dışarı bağımlılıktan kurtulmamız gerekiyor. Desteklemelerin ekim biçim zamanında verilmesi gerekir. Ayçiçeği maliyetini karşılayamayan çiftçi doğal olarak ekimden vazgeçiyor ve daha uygun ürünlere yöneliyor. Böylelikle sıkıntılarla karşılaşıyoruz. Şirketleşmelerin önü açıldığı için, büyük şirketler para kazanıyor, küçük üretici hiçbir kazanç elde edemiyor. Küçük aile çiftçilerinin önemsenmesi ve devlet tarafından desteklenmesi şarttır. Yoksa çiftçilik yok olacak. Ayçiçeği için konuşuyorum. Bugün için buğdayda bölge olarak ciddi bir hastalık sorunumuz var” dedi.

ÜRETİCİ SUÇLANIYOR!

Gerekli kurumların sorumlularının ve yetkililerin, buğdaydaki hastalığı önceden fark edip üreticiye bildirmesi gerektiğini belirten Yetim, bu yıl buğdaylarda verimin ciddi anlamda düşeceğini ifade ederek, Edirne’deki vekillere seslendi. Yetim, açıklamasının devamında,“Buğdaylarımız sarardı. Hastalıkla karşılaştık. Namık Kemal Üniversitesinden bir profesör geldi. Edirne İl Tarım Müdürlüğü’nün daveti üzerine gelen Havva İlbağı, incelemelerde bulundu. Buğdayda sarı cüce hastalığı diye bir sorunla karşı karşıyayız, ‘bit kökü’ diyen de var. Toprağın altı çok kötü. Bu hastalık buğdayların köklerini emiyor. Bunun için de ekinlerimiz sararıyor. Masa başında yazanlar, tarımla ilgili mühendisleri de konuya dahil ediyorum. Buralardaki mühendislere çalışma imkanı tanınmıyor demek ki. Bu sorun dönüp dolaşıp, yine üreticinin sorunu, üreticinin suçu oluyor. Erken ekim diyorlar, yanlış gübre kullanımı diyorlar ve olayı örtbas ediyorlar. Üretici suçlanıyor. Ektiğimiz ürün aynı, tabii ki ekolojik sistemin bozulması ile beraber, bu sene değişik bir durumla karşılaştık. Bu hastalıkların sebebini hava kuraklığı olarak gösteriyorlar. Doğrudur da. Ama adam yerine sayılmıyoruz. Çiftçilere, profesörler ve Ziraat Mühendisleri gelip gerekli uyarıları yapmalıydı. Daha olayın başında bize tehlikeyi söylemeliydiler. Toprağın altının kuraklıktan dolayı verimli olmadığını bize bildirmeleri gerekirdi. Bizden önce durumu fark edip, alacağımız önlemleri bize söylemeleri gerekirdi. Kusura bakmasınlar. Canım Ziraat Mühendislerini masa başında dosya işleri ile uğraştıracaklarına tarlalara salmalıydılar. Bir şeylerin değişmesi lazımdı. Bu arkadaşları suçlamıyorum, ama görevleri bizden dosya alıp, dosya hazırlamamak olmamalı sadece. Büyük bir ürün kaybı yaşıyoruz. Buğdayda büyük bir yıkım yaşayacağız ve bunu kimse gündeme getirmiyor. Tamam, İl Tarım Müdürlüğü’nün daveti üzerine gerekli incelemeler yapılmış ve ‘erken ekim yaptınız’ gibi kelimelerle durum, üreticinin üzerine bırakılmış. Buğdayda ürün kaybı %50’lere bile varabilir. Çok tehlikeli bir ortamdayız. Yarın öbür gün hasat olacak. Bunun cezasını yine çiftçiler mi çekecek? Çiftçiler zaten zar zor üretim yapmaya çalışan borçlu insanlar. Hem üretim yapamayacağız, hem kaliteli ürün elde edemeyeceğiz, hem de yarı yarıya ürün çıkaracağız. Buğdayda gidiş çok kötü. Üreticiye ‘Ne yapalım kardeşim, buğdayda hastalık çıktı, ne yaparsanız yapın’ mı denmesi lazım. Böyle bir şey olabilir mi? Fatma Aksal’ın ve diğer vekillerin bağıra bağıra gelen bu hastalığı dillendirmesi gerekiyor. Kimse bu hastalıktan bahsetmiyor” diye konuştu.

“2021 VE 2022 YILINDA CİDDİ BİR KITLIK YAŞAYACAĞIZ”

Ayçiçeği üreticisine verilmesi gereken 2019 desteklemesinin, bugünlerde verilmezse ne zaman verileceğini soran Yetim, 2021 ve 2022 yıllarında ciddi bir kıtlık yaşanacağını dile getirerek, “Rusya, Ukrayna ihracatları kapattı. Kendi kendimize yetebilmemiz şart. Ama verimimiz hastalıktan dolayı düşük olacak. O zaman ne olacak? Koronavirüs geldikten sonra, üretimin öneminin ortaya çıktığını düşündük. Tarımın öneminin artık görüldüğünü düşündük. Bizi yönetenlerin tarımın önemini gördüklerini düşünürken, bugün Trakya’daki bu hastalığa nasıl yaklaşacaklarını merak ediyorum. Bu hastalık ile ilgili ne gibi çareler bulunacağı ile ilgili bir çözüm gelmiyor. Şu anda bütün köylerde buğday üreticisi feryat figan durumda. Trakya’da en büyük destekleme, ayçiçeği ürününedir. Bugünlerde ‘herkese bu kadar yardım yaptık’ diyeceğinize, ayçiçeği üreticisine verilmesi gereken 2019 desteklemesini, bugünlerde vermezseniz ne zaman vereceksiniz? İnsanlar tohumunu alamıyor. İnsanların parasını verin, üretsinler. Biz yardım da istemiyoruz. Hakkımızı istiyoruz. 2019 ayçiçeği ödemeleri henüz yatmadı. Biz onlardan 1000 lira yardım istemiyoruz. Türkiye çiftçisine yardım yapmaktan neden kaçılıyor? Anlamak istiyoruz” şeklinde konuştu.