* Hayvan sayımızda ciddi kayıplar yaşıyoruz

* Meralardan çok kısa süre faydalanıyoruz

* Ön seçim, Edirne’ye ve partiye hareket kazandırır

* Kendi hikayesi olmayanlar, çalışmayanlar atama ister

2. BÖLÜM

Medya Keşan Gazetesi Editörü Mehmet Aytaç ile yaptığı söyleşide tarım ve hayvancılıkta Türkiye’nin nasıl bir politika izlemesi gerektiğini anlatan Mustafa Bezbaş, siyasetteki hedeflerini ve CHP’nin izlemesi gereken yol haritasını da açıkladı.

“KÜPE VAR, HAYVAN YOK”

Mustafa Bezbaş: “Benim çok yakın tanıdığım 3 tane büyük üretici, hayvanlarını sattılar ya da satıyorlar. Bunlar Keşan’da da ciddi üretici insanlar, onlar bile bıktılar. Çünkü yem fiyatları çok pahalı. Bizde hayvancılık yanlış yapılıyor. Küçükbaş hayvancılık, mera ağırlıklı bir hayvancılıktır. O sistemi ona göre kurarsınız. İki çeşit mera yapabilirsiniz. Bir doğal mera var. Bir de kendinizin imkânları varsa suni mera yapılabilir. Bizim toplam 14,6 milyon hektar meramız var. Bu meralara hiçbir şey yapılmamış. Çalılar var üzerinde, gübrelenmemiş. Yağmurla birlikte doğal akışında ve yabani bir şekilde bırakılmış. Kendiliğinden ot çıkıyor, bir veya bir buçuk ay sonra kendiliğinden kayboluyor. Bu Akdeniz’de daha da kısa mevsim. Bizim yapmamız gereken, sözleşmeli tarım gibi sözleşmeli hayvancılık da yapabiliriz. Şu anda kuzu baskülü 50 TL ama 70 TL’ye çıkacak fiyatlar. Çünkü hayvan kalmadı. Küpe var, hayvan yok. Şu anda söylenen hayvan sayıları gerçeği yansıtmıyor. Büyük kredi alıyorlar ve sonra yapamıyorlar. Çamlıca’daki yatırıma bakın işte patladı. Bizim bölgemizde 3 tane böyle büyük yatırım var ama yürümedi. Çünkü adamın hayvancılıkla ilgisi yok. Parayı almış, bu paranın bir kısmını başka işte kullanmış. Kontrol edilmemiş, denetimsizlik de var. Yanlış bilgi veriyorlar yatırımcıya. Koyunların hemen ikiye üçe katlanacağını söylüyorlar. 1000 tane hayvanın ortalama 1200-1300 kuzu doğuracağını, bunun da 300 tanesinin öleceğini adama söylememişler. Zor işler bunlar, kolay işler değil. 1000 başlık bir işletmenin kazanacağı reel rakam yılda 1 ya da 1,5 milyon TL’dir. O da yemini falan kendi üretiyorsa böyledir. Ama yatırımcı 6 milyon TL hayaliyle girmiş bu işe. Ne oluyor? Borcu ödememek için adam işletmeyi kapatıyor, küpeler duruyor, hayvanları satıyor. Büyükbaş hayvancılıkta da bu var. Ülke et ve süt bulamaz duruma geldi. Bunun çözümü şu. Siz bu işletmeye bakarsınız. İşletme kaç yıldan beri bu işi yapıyor, kapasitesi nedir? Hayvan varlığını zaten Tarım İlçe Müdürlüğü biliyor. Bir kural koyup bunları köy muhtarlığına da bağlarsınız. Ama kontrol yok maalesef. Aile işletmelerinin çoğu krediyi alamıyor ve kendilerini tarımsal enflasyona karşı koruyamıyorlar. Aşı çok pahalı, aşı yaptıramıyorlar ve ciddi kayıplar oluyor.”

“14,6 MİLYON HEKTAR MERA YATIR, BİZ BAKIYORUZ”

Mustafa Bezbaş: “Küçükbaş hayvancılıkta %10 deniyor ama %20 kayıp var. Bu çok ciddi bir kayıp. Biz bunu önlesek, bu da tabi koruyucu sağlık tedbirleriyle olur. Hayvanları korumakla olur. Sizin, hamile kalmış bir hayvanı korumanız lazım. Aşılarını tam yapmanız lazım. Beslenme programı uygulamanız lazım. Bunlar hep birlikte olur. Bizim Avrupa’daki gibi modern ölçülerde hayvancılık yapabilmemiz için meralarımızı ıslah etmemiz. Bizim yaklaşık 24 milyon hektar tarım arazimiz var. Bunun da yaklaşık 2 milyonu kullanılmıyor. Tahminimce 20 milyon hektar yer işleniyor. Biz bu 20 milyon hektarda, meralar verimsiz olduğu için hayvanları da insanları da beslemeye çalışıyoruz. Düşünün küçükbaş ve büyükbaş yaklaşık 70 milyon hayvan ve 80 milyon insan. Hepsi aynı yerden besleniyor. Böyle bir şey mümkün mü, dayanır mı? Hayvanı meradan, insanı tarladan beslememiz lazım. Ama biz 14,6 milyon hektar merayı yatırıyoruz. Ben Tarım Bakanı olsam TİGEM’e (Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü) sürekli tohum ürettiririm. TİGEM gitsin, meraların ıslah edilmesi için tohum üretsin. Meraların ıslah edilmesi sağlansın, eti yarı yarıya ucuz yeriz. Biz yemin hammaddesini ithal ediyoruz. Fabrika yemine alışmışız. Özellikle büyükbaş hayvancılıkta fabrika yemi kullanıyoruz. Fabrika yemi çok pahalı ve hammaddesi ithal. Amerika’nın soyasına muhtacız bunda. Çünkü soyanın protein değeri çok yüksek. O olmadan olmuyor. Biz ikinci ürün soya ekene teşvik verseydik ekmez miydi bu insanlar. Ama biz bunların hesabını yapmadık. Çok zor yetişen canlılar bunlar. Bir kuzu yetiştirmek o kadar kolay değil. Sonuç olarak meseleyi çözmek çok kolay. İrade isteyecek. Meraları üretime döndürmediğimiz sürece, meraları verimli hale getirip hayvan üreticilerine teslim etmediğimiz sürece bu iş olmaz. Meralar, ülkenin en değerli arazilerdir. 14,6 milyon hektar yatıyor. Biz de onlara bakıyoruz. Çok az süreyle kullanabiliyoruz meraları.”

“İNEKLERİN ÖMRÜNDEN 3-4 ÇALINIYOR”

Mehmet Aytaç: “Hayvanlarımızın ahırda çok uzun süre tutulduğunu gözlemliyorum. Avrupa’daki faaliyetlerde izlediğimiz kadarıyla hayvanların daha uzun süre hatta kış şartlarında bile açık alanda otlatıldığını görüyoruz.Ne düşünüyorsunuz?”

Mustafa Bezbaş: “Zaten özellikle büyükbaş hayvanı kapalı sistem yetiştirdiğiniz zaman mesela bir ineğin ömründen 3-4 yıl çalıyorsunuz. Çoğu ciğer hastalığından ölüyor. Avrupalıların maliyetinin düşük olmasının sebebi, çoban maliyeti, aşı maliyeti olmaması. Kıra salıyorlar hayvanları 7-8 ay otlatıyorlar. Bizim ise tek şansımız meraları ıslah etmek.”

“ÜLKEMDE DE PARTİMDE DE DEMOKRASİ İSTİYORUM”

Mehmet Aytaç: “Son olarak biraz da siyasi çalışmalarınıza değinmek istiyorum. CHP’nin Edirne milletvekili aday adayısınız. Bununla ilgili olarak yavaş yavaş siyasi çalışmalar başlıyor. Siz genelde açıklamalarınızda Edirne’de özellikle önseçim isteyen kişilerdensiniz. Bunu sürekli vurguluyorsunuz. Bunun sebebi nedir? Önseçim partiye ne kazandırır? Ya da atama ne tür sıkıntılar yaratır?”

Mustafa Bezbaş: “Siyaset bir iddia işidir. Ben istediğim hedefe varana kadar 4-5 bin insana dokunabilirim. Siyaset yalnız başına olacak bir iş değil. Bir ekiple çalışırsınız ve insanları dinlersiniz. Bir sürü insan size değer katıyor ve emek veriyor. Fakat o insanlar sizi bir yere sürüklüyor. Dönem dönem aday oldum. İstemeden de aday oluyorsunuz bazen. Ben neden önseçim istiyorum? Çünkü demokrasiye inanıyorum. Ben demokrat bir insanım. Önseçimden çıksın bizim milletvekilimiz. Önseçimden çıkan milletvekili güçlü olur. Kimsenin adamı olmaz. Ben Ankara’da 15 gün kaldım. Kimseye beni atayın demedim. Hep önseçim istedim. Siz bir şey istediğinizde sonra başka isteklerle gelecekler size. Sonra ne yapacaksınız? Ben o işlere giremem. Ben ülkemde de partimde de demokrasi istiyorum. Ha atama olursa isyan mı ederim? Hayır, niye edeyim ki? İşime gücüme devam ederim. Ben ülkeye inanan bir insanım. Kızgınlıkla parti değiştirecek biri değilim. Ben Atatürk’e, İsmet İnönü’ye inanan bir insanım. Ben bu davaya başımı koymuşum. Olmasam da olur. Gençler olur. Siyaset bir iddia işidir. Ben Saraçlar Caddesi’nde de, Terziler Sitesi’nde oturduğum gibi oturuyorum. Bu benim için büyük bir kazanım. Edirne insanı beni kabul etmiş. Halkçı Mustafa Hoca’yı kabul etmiş. Önseçimden de birinci çıkacağımı düşünüyorum. Göstergeler de öyle. Ben 25 yıldır çalışıyorum. İnsanlara dokunuyorum. Mücadele ediyorum, ona göre yaşıyorum.”

“ÖNSEÇİM OLURSA 3, ATAMA OLURSA 1 MİLLETVEKİLİ ÇIKAR”

Mustafa Bezbaş: “Önseçim herkesi canlandırır. Önseçim bir kere esnafa fayda sağlar. İnsanlar para harcarlar. Düşünsenize 30 tane adayın Edirne’ye dağılıp çalışmalar yaptığını. Partide çok ciddi bir ivme kazanılır. Partiye heyecan gelir. Atam isteyenler üyeleri bahane ediyor. Üyesine güvenmiyorsa partide siyaset yapan kişi orada siyaset yapmasın. Çalışmak istemeyen adaylar atama ister. Kendine güvenmeyen, kendi hikâyesi olmayanlar atama ister. Herkes önseçim istiyor zaten. Herkesin söylediği, önseçim yaparsanız 3 milletvekili, önseçim yapmazsanız 1 milletvekili olur. Bu ne demek, oy vermeyiz diyorlar. Bu, önemli bir uyarı değil midir? CHP’li, gidip başka partiye oy vermez ama seçime de gitmeyecektir eğer atama olursa. Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı adayımız olduğunu düşünüyorum.”

“MİLLETVEKİLİĞİNDE İTTİFAK OLACAĞINI SANMIYORUM”

Mehmet Aytaç: “Önümüzdeki seçimi ve Millet İttifakı’nı nasıl görüyorsunuz?”

Mustafa Bezbaş: “Ben ittifak olmayacağını düşünüyorum. Milletvekilliği pozisyonunda bizim partimizin kendi başına seçime gireceğini düşünüyorum. Seçimin zamanında yapılacağını düşünüyorum. Ama Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda ittifak ile gireceğini düşünüyorum. Yüzde 35’in de üzerinde olduğumuzu düşünüyorum. İnsanlar çok zoru durumda. Yeni bir hikâye, yeni bir başlangıç istiyor insanlar. Tüm bunlar çalışmakla olur. Belediye başkanlığından da önseçim gereklidir. Siyasette kadınların daha çok olmasını arzu ediyorum. Kadınlar bizim gibi değil. Önseçim olursa destek vereceğim kadın arkadaşlarımız da var. CHP’de siyaset yapmak kolay değil.”

“MECLİS’TE GECE GÜNDÜZ ÇALIŞACAĞIM”

Mustafa Bezbaş: “Son mesajım şu zor günlerde insanlara sabırlar diliyorum. Hep beraber güzel günlere az kaldı. Kötü düşüncelere kapılmamalarını diliyorum. Bir yıl çabuk geçer. Yeni iktidarın da bu dönemde yaşanan yanlışlardan, hatalardan ders almasını, bunları görmesini ve bunları yapmamsını diliyorum. Ben de o iktidarın içinde olursam, bu yanlışların yapılmaması için, tarım ve hayvancılıktan asla taviz verilmemesi için, gençlerden asla taviz verilmemesi için, vatandaşlık maaşının çıkarılması için gece gündüz Meclis’te mücadele vereceğime söz veriyorum. Her Türk çocuğu, doğduğu andan itibaren üniversiteden mezun olana kadar vatandaşlık maaşı alacak. Biz bunu bu gençlere borçluyuz. Liyakatin sağlanması için gece gündüz mücadele edeceğim. Particilik seçilene kadardır. Seçildikten sonra bu ülkenin tüm vatandaşlarına eşit muamele edeceğime söz veriyorum. Böyle davranmayan arkadaşlarım olursa Halkçı Mustafa’yı tanırlar, onlarla da mücadele edeceğim. Bu ülkenin gençleri için her şeyi yapmalıyız. Gençlerimizin ülkemize hizmet etmesini sağlamalıyız. Bu güzel ülkeye, güzel Edirne’ye hizmet edeceğimizi düşünüyorum. Mesele, bu ülkeye hizmet etmek ve geleceğe de isim bırakmaktır.”