MEHMET AYTAÇ

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Mehmet Ali Yetim, 6 bin 50 TL olarak açıklanan buğday fiyatlarının, çiftçinin beklentisini karşılamadığını belirterek; “Fiyatı yeterli olarak gösteriyorlar ama bence yetersiz. Bunu yaşayıp göreceğiz. Çiftçilere Allah kolaylık versin. Bu fiyatlarla çiftçilik olmaz. Köylerde ne kadar genç varsa hiç değilse yüzde 10’un daha Keşan’a gelip buralarda iş arayacağını düşünüyorum” dedi.

PRİMLER NEDEN SADECE OFİSE ÜRÜN GETİRENLERE VERİLİYOR?

Açıklanan buğday alım fiyatlarına ek olarak, ürününü Toprak Mahsulleri Ofisi’ne getirenlere 1000 TL de prim verileceğini hatırlatan Yetim, şunları söyledi: “Primin ne zaman verileceğini bilmiyoruz. O paranın ne zaman elimize geçeceğini bilmediğimiz için primi geçelim. Bu destekler konusunda biz bugüne kadar çok şeyler yaşadık. Söylemleri gördük, mazotun yarısını vereceğiz dediler, vermediler. Primi de verirler mi vermezler mi bilmiyorum. Ama bizim daha önce de basında konuştuğumuz ve açıkladığımız çiftçilerin ortak gideri 2 bin 350 TL bazen 2 bin 500 TL civarı dönüm başına giderimiz var. Bize 1 dönüm buğdayın maliyeti 2 bin 500 lira, bugün verilen fiyat 6 bin lira. Bizim 400 kilo aldığımızı düşünürsek bize kalan bir para yok. Fiyatı çok yetersiz buluyoruz. Ayrıca bizim dikkatimizi çeken şu var. Ofise götürdüğün zaman 1000 lira destek alıyorsunuz. Bizim küçük aile çiftçilerinin, 3-4 ton yapan üreticiler, köyünden traktöre koyacak, yazın ofise getirecek 1000 lira destek için. Küçük tüccarı da yaşatmak lazım. Biz tüccara karşı değiliz. Ben malımı tüccara verdiğimde 1000 lira desteği neden alamıyorum? Böyle bir şey olabilir mi?”

“HER YERE BORCUMUZ VAR, MALIMIZI SATMAMIZ LAZIM”

Yetim, şöyle devam etti: “Geçen sene fiyatı 2 bin 250 lira açıkladınız. Tüccarlara dediniz ki Adam da fiyatı yükseltemedi. Ama arkadan küçük aile çiftçileri buğdayı sattıktan sonra 5 lira civarına geldi. Şimdi gene aynı oyun oynanıyor. Küçük aile çiftçilerinin buğdaylarını 6 bin liradan alıp daha sonra daha yüksek fiyatlara verilmesi düşünülüyor. Çiftçi arkadaşlarla konuştuğumuzda diyorlar ki buğdayımızı satmayalım, Kasım ayında satalım. Buğday şu fiyatlara gelir gibi düşünceleri var. Ama bizim zaten borçlarımız var. Banlara, Tarım Kredi’ye borçlarımız var. Düşünebildiğiniz her yerden, nereden para veriyorlarsa biz gittik oradan para aldık, mal aldık. Onları ödememiz gerekiyor. Satmamız gerekiyor.”

“ÖNÜMÜZDEKİ SEZON MALİYETİMİZ İKİ KATINA ÇIKABİLİR”

Girdi maliyetlerinin sürekli arttığını vurgulayan Yetim; şu açıklamayı yaptı: “Ben hayretle izliyorum. Televizyonlarda konuşuluyor. Ukrayna’dan gelen tahılın, buğdayın Türkiye üzerinden geçecek, Türkiye yüzde 25 ucuz alacak, sizin malınız 5 liraya da düşebilir, siz 6 liraya da dua edin gibi söylenenler var. Biz açıklanan fiyatı yeteriz buluyoruz. Fiyat açıklandıktan bir gün sonra mazota 2 lira zam geldiğinde de zaten siz o desteğin yarısını almış oluyorsunuz. Gübre fiyatlarının 50 lira olacağı söyleniyor. Bu durumda biz nasıl gelecek sene için buğday ekeceğiz. Üretemeyiz mümkün değil. Bu yıl mazotu 15 liradan, gübreyi 15 liradan gibi bir maliyetle 2 bin 500 lira maliyet hesapladık. Ama şuanda mazot 28 lira. Üretici olarak mazotu ve gübreyi bir daha kaça alacağımızı bilemiyoruz. Yani iki katına çıkabilir maliyetimiz. İnanın gelecek dönem buğdayın daha az ekileceğini göreceksiniz. Dünyanın silah olarak gördüğü buğdayı maalesef biz çiftçiler olarak gelecek sene üretemeyeceğiz. Kısacası çiftçimiz umduğunu bulamadı. Fiyatı yeterli olarak gösteriyorlar ama bence yetersiz. Bunu yaşayıp göreceğiz. Çiftçilere Allah kolaylık versin. Bu fiyatlarla çiftçilik olmaz. Köylerde ne kadar genç varsa hiç değilse yüzde 10’un daha Keşan’a gelip buralarda iş arayacağını düşünüyorum.”

“TOPRAKLARIMIZI ŞİRKETLER ALIYOR”

Yetim, köylerdeki toprakların büyük şirketler tarafından alındığını ifade ederek şöyle konuştu: “Köydeki toprakları bu sene yeniden satın almalar başladı. Bildiğimiz şirketler topraklarımızı almaya başladılar. Köydeki topraklar şirketleşmeye gidiyor. Şirketler gelip alacaklar. Biz de onlara buğday taşıyacağız. Üretim konusunda Türkiye’nin hala yeterli dersi aldığını düşünmüyorum.”

“ÇİFTÇİYE POZİTİF AYRIMCILIK UYGULANMALI”

Yetim, sözlerini şöyle tamamladı: “Öncelikli beklentimiz, çiftçiye pozitif ayrımcılık uygulanmasıdır. Tahminimce muhalefet de bunun farkındadır. Siz parası olana getirin bankaya yatırın, sana farkını da faizini de vereceğim deyip eğer misal 100 bin lira veriyorsanız, bugün 5 milyon çiftçi kaldığını kendileri söylüyorlar, onlara da 50 bin lira verin. Pozitif ayrımcılık uygulayın. Hayvancılığı destekleyin. Hayvancılık da bugün bitti. Köylerde süt yok. Köylüler bakkaldan yoğurt almaya başladı. Köylülüğün kalmadığını görüyorum. Büyük zengin çiftçiler için bir şey demiyorum. Şu anda köylerde kendini zengin olarak görüp, ortamın iyi olduğunu düşünenler var ama bir gün sıra onlara da gelecek diye düşünüyorum. Sendika olarak bu fiyatı makul bulmuyoruz. Üreticinin elinden ucuz alınacak ve fiyat daha sonra yukarı çıkacak. Türkiye’de köylü maalesef düşman gibi görülüyor. Bundan sonra köylü de kalmazsa herkes kendi başının çaresine bakar. İnsanlar Rusya’yı Ukrayna’yı bekleyip, yağını, ununu, ekmeğini oralardan alırlar. Biz de burada bakarız.”