AKP Keşan İlçe Başkanı Hakan Çevikel, bilboardlarla ilgili iddialarına Yılmaz Özkaya’nın verdiği yanıtı kaldıramamış olacak ki, Özkaya’nın sorularına yanıt vermek yerine, hem partisinin kurumsal varlığını inkar etmiş, hem de gazetemiz aracılığıyla, kendi açıklamalarını yayımlayan tüm gazetelere hakaret etme yolunu seçmiş. Volkan Gazetesi’ndeki arkadaşlarımız da, bu hakareti içlerine sindirebilmişler ki, aynen yayımlamışlar.

Kem söz sahibine aittir, içine sindiren arkadaşlara da afiyet olsun! Bu konuda sadece, manevi değerler üzerine kurulduğu iddia edilen bir partinin temsilcisi olan bu toy kardeşimize Mevlana’nın bir sözünü hatırlatarak, seviyesine inmeden yanıt vermeyi yeterli görüyorum:

“Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et; çünkü söz yürekten gelir, dilden çıkar.”

* * *

Gelelim mesleki açıya…

Çevikel, Volkan Gazetesi’nde yayımlanan açıklamasında, “Bu cevabın başka bir gazetede yayınlanması ile ilgili de, Şair Necip Fazıl’ın demesiyle; <Biz büyük çomarlarla uğraşıyoruz. Bu fino da nereden çıktı?> denilebilir.” diyerek, Yılmaz Özkaya’nın yanıtının Medya Keşan’da çıkmasının ne kadar zoruna gittiğini ifşa etmiş, Necip Fazıl’ın ağzıyla Özkaya’ya ve Medya Keşan’a hakarete yeltenmiş.

Yılmaz Özkaya bu konuda söylemek isterse kendi sözünü söyleyecektir, bense, neyi yayımlayıp neyi yayımlamayacağım konusunda Hakan Çevikel’i muhatap almam. O yüzden, sadece bu hakareti içlerine sindiren arkadaşlara bir hatırlatma yapmayı yeterli görüyorum:

1 Şubat 2013 tarihinde Medya Keşan’da yayımlanan ve AKP zihniyetini eleştirdiğim “Olabilir, Olamaz” başlıklı köşe yazıma (haber veya açıklama da değil, köşe yazısı) AKP teşkilatı tarafından verilen yanıt, Medya Keşan Gazetesi’nin yanı sıra, Volkan ve Gündem Saros gazetelerinde de yer almıştı!

Şimdi, benim yazım kendi gazetelerinde çıkmadığı halde AKP teşkilatının bana yanıtını yayımlayan arkadaşlar da; bana yanıt vermeye gelince, yazdıklarını diğer gazetelere gönderirken aklına Necip Fazıl gelmeyen Hakan Çevikel ve tayfası da, Necip Fazıl’dan alıntıladıkları sözleri bir kez daha okusunlar!

Yeniden afiyet olsun!

Üstüne bir bardak da “milli içki”mizden içiniz!