Mehmet Aytaç yazdı

Seçimi kazandınız, tebrik ederiz. 50 günü geride bıraktık, zaman hızla geçiyor. Anladığım kadarıyla kendinizi henüz işe veremediniz. Ziyaretlerden ve taleplerden kafanızı kaşıyamıyorsunuz. Balayınızın bir an önce bitmesi dileğiyle konuya giriyorum.

Önceki dönemde bana göre Keşan’a ağır hasar verildi. Defalarca yaptığımız haberlerde, yazdığımız yazılarda, konuştuğumuz programlarda bunları hep vurgulamaya çalıştık. Örnekler çok fazla. Her biri arşivlerde duruyor.

Bu hasarların belki de en büyüğü Cumhuriyet Meydanı ve Atatürk Parkı düzenlemesiydi. Neredeyse halkın tamamının tepkisini çeken, boşu boşuna yapılmış, adeta paranın çöpe atıldığı bir çalışmaydı. O zaman da söylemiştim, bana göre hataydı, halen de öyle.

Bu facianın Cumhuriyet Meydanı kısmı bir yana Atatürk Parkı bölümünde imara, göz zevkine, şehirciliğe ve planlamaya tamamen aykırı büfeler monte edildi. Cam kafes gibi saçma sapan gecekondular, adeta şehrin kalbine kazık gibi çakıldı.

Şimdi ise yeni yönetim, başka işyerleri ile beraber bu büfeleri kiralamak için ihale açtı. İyi de benim anlamadığım, siz bu büfeleri doğru mu buluyorsunuz da ihaleye çıkarıyorsunuz? Demek ki size göre yapılan iş güzel ve yerinde.

Bunları ihaleye vererek güya para kazanacaksınız. Açık söylüyorum; bu büfeler, güzel değil, çirkin. Sayıları çok fazla ve aşırı bir yer işgal ediyor. Parkın kullanım alanını oldukça daraltıyor. İnsanların nefes alma hakkını elinden alıyor.

Bu büfelerin hepsi kiraladığında burada büyük bir işletme karmaşası da yaşanacak. Herkes müşteri kapmaya çalışacak, bu alan benim, şu taraf senin kavgaları yaşanacak. İnsanlar parkta özgürce oturamayacak, başlarına hemen bir garson dikilecek ve vatandaşı harcama yapmaya zorlayacak. Gürültü, görüntü ve atık kirliliği had safhaya ulaşacak, şehrin göbeğinde bir kaos ortamı oluşacak. Evet bunları çok net bir şekilde söylüyorum, hepsi yaşanacak.

Peki ne yapmak lazım? Çok basit. Cennet Bahçesi modeli, Atatürk Parkı’nda da uygulanmalı. Tüm büfeler kaldırılıp, parkın göze batmayan bir köşesine hoş bir tasarımla kalıcı bir hizmet alanı yapılmalı, etrafına çok fazla yayılmadan yeteri kadar masa sandalye konmalı ve bunu belediye işletmelidir. Diğer tüm alanlar, halkın kullanımına açılmalı, yine estetik bank ve bahçe mobilyaları ile süslenmeli ve sosyal ortam sağlanmalıdır. Gençlerin çimenlere oturup, müzik yaptığı, kitap okuyabildiği, halkın mutlu olacağı, az tüketim ve sıfır atığa yakın hedefle parkın kimliği korunmalıdır. Bunun örnekleri epeyce bir yerde mevcut. Süleymanpaşa bunu başardı ve halk memnun. Yönetimi CHP’ye geçen birçok belediyede, kamuya ait alanlardaki işgaller kaldırıldı ve buraları halka açıldı.

Zaten devrim yapmak bunu gerektirmez mi? Her şey para kazanmak değildir, bazen bazı şeylerde zarar da edersiniz. Ama öte yandan duruşunuzu ve misyonunuzu korursunuz. Sosyal belediyecilik, hatta sosyal demokrat yönetimdeki belediyecilik, her köşe başından rant elde etmek değil, aksine rantlı tüm işleri engelleyebilmektir. Yoksa siz devrim yapmaya değil de, ayak uydurmaya mı geldiniz?

İhale 23 Mayıs’ta. Ben Sayın Özcan’ın ve Meclis üyelerinin, tüm yetkilerini kullanarak, bu ihaleden büfe kısımlarını iptal etmelerini ve parkı belediye kontrolünde halka açmalarını bekliyorum.

Teşekkür

Eleştiri ve uyarılarımızı yaptık, sıra geldi teşekküre. Dün gazetemizde benim imzamla yayınlanan bir haberde, Büyük Cami Mahallesi’ndeki inşaat atığı sorununu yazmıştık. Sabah 09.00’da telefonum çaldı ve belediye personelinin yer tespiti yaptığını öğrendim. Aradan birkaç saat geçtikten sonra da yine ekiplerin alanı temizlediği bilgisini aldım. Vatandaşın şikâyetlerini dikkate alıp bu şekilde hızlı geri dönüş sağladığınız sürece işinizi layıkıyla yapmış olursunuz ve takdir toplarsınız. Emek veren arkadaşlara, vatandaşlar adına teşekkür ediyorum. Çalışmalarında başarılar diliyorum.