Maalesef yine bir bilgi kirliliği bombardımanı içerisinde kaldık. “Bir profesör, tanıdığımın bir arkadaşına demiş ki…”, “Bizim whatsup grubunda dediler ki…”, “Facebook sayfasında bir yetkili paylaşmış ki…”. Uzayıp gider. Eminim birçoğunuzun farklı kaynaklardan bilgisi olmuştur. İşin aslına gelirsek; resmi olarak bizimle paylaşılanlar dışında elle tutulur bir bilgiye sahip değiliz. Ancak şarbon ve bulaşma yolları hakkında sizi bilgilendirmek, alınabilecek önlemlerden bahsetmek için bu yazıyı yazmak istedim. 

Salmonellozis ve Brucellozis gibi şarbon veya daha az bilinen adıyla antraks, Bacillus anthracis adlı bir bakteriyle bulaşan, hayvan kaynaklı bir hastalıktır. İnsandan insana bulaşmaz. Bakteriye en hassas hayvanlar sığır, koyun ve keçi olarak bilinse de hemen tüm memeli hayvanlarda hastalık yapabilir. Hastalıklı hayvanların eti, sütü, derisi vs. bu bakteriyi veya daha dayanıklı hali olan bakteri sporlarını taşıyabilir. Bu bakteri sporları yüksek sıcaklıklara dayanıklı olduğundan geleneksel pişirme işlemleri ile yok edilmesi pek mümkün değildir. Ülkemizde şarbon için geliştirilen bir aşı mevcuttur ve bu sebeple yerli üretim hayvanlarda sık rastlanan bir hastalık değildir. Diğer taraftan şarbon ihbarı mecburi bir hastalıktır ve şarbonlu olduğu düşünülen bir hayvanın kesilmesine kesinlikle müsaade edilmez. Hayvan çok sıkı kurallar dahilinde imha edilir. Emin olunması gereken bir şey varsa o da hiçbir veteriner hekiminin şarbonlu bir hayvanı kestirmek veya ihbar etmemek gibi bir risk almayacağıdır. Mezbahalarda görevli veteriner hekimleri canlı hayvanda veya karkasta/ette şarbonu kolaylıkla tespit edebilecek yetkinliktedir. Hastalık çok hızlı ilerlediği için canlı hayvanda kesim sırasında tespiti mümkündür. 

Ülkemizde şarbon en çok hayvancılıkla uğraşanlarda, deri işleyenlerde ve veteriner hekimlerinde görülür. Hastalıklı hayvanla direkt temas halinde olabilen bu meslek grupları dışında şarbon vakası çok azdır. Ancak kontrolsüz kesilen hayvanların etleri, kayıt dışı beslenen hayvanların sütleri ve diğer ürünleri tabi ki risk oluşturmaktadır. Bakteriyi uygun pişirme işlemiyle ette, kaynatma işlemiyle sütte öldürmek mümkündür. Resmi kayıtları tutulmuş ve kesimi yapılmış etlerin tüketilmesinde herhangi bir sakınca olmaması beklenir. Ancak şüphe sürekli gündemde tutulduğu için kişisel olarak tavuk eti veya balık eti tercih etmek, UHT süt tüketmek gibi beslenme değişiklikleri şarbon riskini ortadan kaldırır. Kanatlı hayvanlar (devekuşu hariç) şarbon hastalığına yakalanmaz. UHT süt üretiminde kullanılan yüksek sıcaklık bakteri sporlarını öldürmek için yeterlidir. Çiğ sütten üretilen ürünlerden uzak durmayı, sadece şarbon için değil birçok hayvan kaynaklı hastalık için ısrarla vurguladığım bir konu olduğundan detaylı şekilde tekrar etmeye gerek duymuyorum. İlla ki kırmızı et tüketmek ancak şarbon riskinden de olabildiğince korunmak isteyenler ise çok iyi pişmiş parça et tüketebilirler.

Umarım en kısa sürede mevcut vakalar sağaltılarak bu hastalık nadir görülen hastalıklar arasındaki yerine geri döner. Gıda konusunda her zaman yazdığım gibi kulaktan dolma bilgilere değil, uzman görüşlerine itibar etmeniz dileğiyle.

Sevgiyle ve bilgiyle kalın.