Sarıkız Deresi’nin Ferhat Ağa Köprüsü’yle birleştiği yerin üç yüz metre kadar ilerisinde ,Bendis AVM nin arkayan karşısında, Keşan-Gelibolu Yolu üzerinde yapılan Yeni Devlet Hastanesi, 29.haziran.2018 günü saat 17’den itibaren hizmet vermeye başladı. Keşan girişindeki Özel Keşan Hastanesi ve Keşan çıkışında yeni yapılan bu Devlet Hastanesi ile Keşan, sağlık hizmeti açısından ileriye doğru bir adım daha atmış oldu. Bu yeni hastane ile Sarıkız Deresi Mevkii olarak bilinen ve Sarkız Evleri’nin de bulunduğu Keşan’ın bu şirin köşesi ,bindallılı elbisesinden sıyrılmış alımlı bir köylü kızı  gibi, herkesin dikkatini çekmeye başladı. Gönül; bu hastanenin çevresindeki uygun bir alanda ve de Sarıkız Deresi’nin başladığı tepedeki taş ocaklarının yanındaki boş alanların birinde, Keşan eşrafından Sayın Cevat Kaya Ağabey’in de bir sohbet sırasında dile getirdiği gibi, güzel bir parkın olmasını ve bu parkın, Sarıkız Deresi boyunca , Ferhat Ağa Köprüsü’ne kadar uzanan geniş bir alanı kapsamasını arzu eder… Bunun için, halen faaliyette olan Karayolları’na ait tesislerinin buradan kaldırılmasıyla oluşturulacak olan sayfiye alanı, bu bölgeyi cennetten bir köşe haline getirecek,
Keşan’ın değerine ayrı bir değer katacaktır.. Ancak bu sayfiye yeri ,Gemici Cennet Parkı yanındaki 
Keşan Deresi gibi dizayn edilmiş ve Ferhat Ağa Köprüsü’ne kadar uzanan, Sarıkız’ın Saçları gibi upuzun bir sayfiye alanı olmalı..
Gönül arzu eder ki ; DSİ ve ilgili birimler ,Gemici Cennet Parkı yanındaki Keşan Deresi’nin sırtına geçirdiği taş man-
to gibi bir mantoyu ,Sarıkız Deresi’nin bol çiçekli bindallısının üstüne giydirsinler. Ve yapılacak olan parkın içinde kocaman bir havuz yapsınlar...Keşan Ovası’nı tepeden seyreden bu havuzlu park, Sarıkız’ın Suyu’yla dolup dolup boşalsın..(mümkünse) Sarıkız Deresi’nin üstünde, Taş Ocakları yanındaki bu parkın uygun bir yerine “değirmen kırı”nı anımsatmak için bir yel değirmeni maketi yapılsın....Bir başka köşesine , eskiden buraya yakın yerde var olan“ sığır toplanma yeri”ni anmak için, bir-iki sığır heykeli konsun… Zaten çevrede bulunan çamlarla birlikte ,bulutlara doğru yükselen çınarlar, söğütler, serviler, akasyalar, ahlat, dut ve badem ağaçları bu havuzlu parkı çepeçevre kuşatsın.. Parkın bir kenarında Atatürk heykeli , diğer yanında, karşıdan karşıya uzanan bir halat üzerinde dizili Türk Bayrakları , Saros Körfezi’ne ve Gelibolu’ya doğru: “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı Düşün altında binlerce kefensiz yatanı
…………………………………………………der gibi dalgalansın.
Anneler-babalar, dedeler-nineler, kadınlar-kızlar, torunlar istedikleri zaman bu parkın banklarında otursun.
..Kimi, oturduğu kanapede, elindeki örgüyü örerken, kimi de havuzdan fışkıran su sesini dinleyerek , bu havuzun berrak suyunda balık olsun..! Parkta oturanların başında , yirmi dakikada bir “ne içersiniz?” diye soran çayçılar olmasın. İsteyen, çayını canı istediği zaman söylesin, isteyen hiç 
içmesin… İsteyen çayını kendi getirsin..Yani bu park hürriyet parkı olsun. Park, Gemici Cennet Parkı’na benzesin ama , metal korkulukla çevrili havuzun etrafında gezinen ve fışkıran fıskiye suyundan su içen güvercinleri de bulunsun. Bu güvercinler, önlerine atılan buğday tanelerini tıktıklarken mutluluk şarkıları mırıldansın. Parka giren , kendi bahçesine girmişçesine özgür olsun..
Banklarda oturan yaşlılar, gençler, kadınlar, erkekler, çocuklar, ayakları dibinde gezinen güvercinlere ,avuç avuç
yem serpsin. Havuzun çevresinde gezinip duran ve ya da maşuğunu gagalayarak kovalayan , boyunlarındaki yeşil gerdanlığa 
benzeyen renkli tüylerle kaplı obezite güvercinlerin sevimli hali,havuzdan sıçrayan su damlaları gibi oturanların yüreğini serinletsin. Demir parmaklıklar üzerine konarak, fışkıran havuz suyunda serinleyen ve kendilerini kovalayan yaramaz çocuklara yakalanacağı korkusuyla havalanan güvercinlerin oluşturduğu manzara , fotoğrafçıların, deklanşörlerine basmalarına neden olsun. Bu parkın adı ister Özgürlük parkı, ister Hastane Parkı, ister Keşan Parkı , ister Sarıkız Parkı olsun…Ama parkta oturanlar; yeni hastaneye , Bendis AVM’ne, Saros Körfezi’nin tatil köyleri Enez’e ,Yayla’ya, Erikli’ye, Gelibolu’ya vs. gidip-gelen araçlara ve Kadıköy Barajı ile Hamzadere Barajı’nın suladığı çeltik alanlarına kuşbakışı bakışlarla baka baka çaylarını yudumlasın. Parkın arka tarafından geçip BEL KOOP EVLERİ’ne doğru uzanan Atatürk Bulvarı üzerindeki evlerin bahçesinden yola sarkan Hatmi Çiçekleri’ne, rengarenk güllere, beyaz ve pembe Zakkum Çiçekleri’ne , mor renkli Deve 
Dikenleri’ne selam vere vere, kocaman çınarlar altında tur atan, sabah sporu yapan mutlu insanlar, buralara ne-
şe saçsın. Gönlümdeki park ; Keşanlıların ,asırlardan beri mis gibi çiçek ,çam ve çimen kokan bahar günlerini karşılayıp, hıdrellezi kutladıkları ,yemyeşil çimenler üzerinde peşkir açıp yemek yedikleri, Sarıkız Çeşmeleri’nden su alırlarken, bu çeşmeleri yaptıranlara ve Sarıkız’a dua ettikleri, burada otlayan koyunların sesini , Sarıkız Deresi’nin incecik nâmelerini dinledikleri ve parkın bulunduğu tepeden 
güneşin batışını izledikleri bir yer olsun…
…Ve bu sayfiye yeri,Sarıkız Çeşmeleri’nin üstündeki kocaman dut ağacının bulunduğu bölgeden başlayıp, karayollarına ait taş kırma makinelerinin bulunduğu yeri de içine alacak şekilde Sarıkız Deresi’nin yatağı boyunca , Ferhat Ağa Köprüsü’ne kadar uzanan geniş bir alanı kaplasın. Yeni Keşan Hastanesi , Bendis AVM ,Sarıkız Evleri, DSİ Binaları ile birlikte ,Enez-Erikli-Yayla-Danişment-Gelibolu tatil beldelerine giden yol güzergahında bulunan Keşan’ın bu şirin köşesine, böyle bir park, böyle bir sayfiye yeri yakışmaz mı dersiniz?........................29.haziran..2018