“Bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir. Kimse bir şeyin üzerinde durup düşünmüyor. Kendisine bir ülkü edinen çok az. Umutlu birisi çıkıp iki ağaç dikse herkes gülüyor..." - Dostoyevski

*************

Seçimler geçeli 70 gün oldu...

İlk iş belediye binasına borç afişi astınız...

Hemen akabinde ilk Meclis toplantısında kredi talep ettiniz... "Borcu borçla kapatmayın, daha büyük yara olacak bu ekonomik şartlarda" dediler, dinlemediniz...

Yetmedi, “Halkın malıdır, yapmayın, önceki dönemin işlerine ayak uydurmayın” dedik, gittiniz Atatürk Parkı’ndaki büfeleri (ucubeleri) ihaleye çıkardınız… E hani muhalefetteyken bunlar “tukakaydı”… Onca haber yaptık, köşe yazdık, program sunduk… O zaman iyiydik… Başa gelince hemen onlara sarıldınız, “nasıl paraya çeviririz” dediniz… Keşan’ın orta yerinde, geçmiş dönemin yanlışlarını haklı çıkardınız…

Bu da yetmedi gittiniz, “Ben yaptım, ben kapatırım” dediğiniz pazaryeri mi belediye meydanı mı ne olduğu belli olmayan eserinizi otoparka çevirdiniz… Bir de tarife yayınladınız… “Zaten bir sürü araç  girip çıkıyor, bari otopark olsun” dediniz… Düzen sağlamadınız, düzene uydunuz... Demek ki pazaryerini  kapatmayacaksınız,  belli oldu…

O da yetmedi, "Vergi borcumuz var” diyerek, üzerinde ne kadar Devlet yatırımı varsa (cami, okul, spor salonu vs.) tapusu belediyeye ait olan yerleri borç karşılığı Devlet’e vermeye kalktınız… Güya günü kurtardınız. Ama 30-40 yıl sonraki kuşakları düşünmediniz… O zaman, o çağda yaşayacak insanların yeşil alan, toplu konut, ticaret merkezi ya da her ne ise her türlü hakkını elinden aldınız… Onların imar yaparak şehir planlama şansını yok ettiniz…  Seçim meydanında “Arsa sattırmayan Meclis üyelerimizi alnından öpüyorum” dediniz.. E bu da direkt satış değil mi? Ki acaba ilgili bakanlıklar bu teklifi kabul edecek mi? Kabul etmediği zaman siz bu sefer, “E napalım bari elimizdeki arsaları satalım” mı diyeceksiniz?

Daha da yetmedi… Mecidiye’de belediyeye yıllık 120 bin TL gibi komik bir rakamla kiralanan ve halkın denize girme, tatil yapma, nefes alma ihtiyacı için o dönemki CHP’li Meclis üyelerinin baskısıyla konulan “belediye tarafından veya belediye iştiraki tarafından işletilir” şartlı bir nevi malını, yangından kaçırır gibi ihaleye çıkarma kararı aldınız. Bir de buna itiraz eden AK Parti’li Meclis üyelerine, canlı yayında “Kıyı kenar kanunu iplenmiyor” diyerek adeta dalga geçtiniz. Hiç yakıştı mı bu cümle? “Protokolü doğru okuyun, çalıştırır veya çalıştırtır” gibi ihale savunucusu  cümleler kullandınız… Hadi diyelim protokol dediğiniz gibi olsun… O zaman ortaya şu sonuç çıkmaz mı? O dönem, bu protokolün yapılması için Meclis’te karar alan tüm CHP’li üyeleriniz, yani partilileriniz “saf”mış… Siz de onların o zamanki saflığını kullanıp, durumu bu şekilde kurtarıyorsunuz… Yani siz halkın Saros’da ücretsiz ve özgür biçimde faydalanabileceği yegâne bir alanı yine “borç” yüzünden 10 yıl gözden çıkarmaya razısınız…

E hani kıyılar halkındı, kamunundu… Pardon “kanunu ipleyen yok” değil mi?... Yahu kanunu da geçtim hadi, e sosyal demokrattık ya biz, halkın malını halk için koruyacaktık ya.. Ne bu ihale aşkı böyle?

Daha da yetmedi, yine önceki dönemde defalarca Meclis’e gelmesine rağmen partinizin üyeleri tarafından “Anayasal haktır”  diyerek büyük kavgalara rağmen onaylanmayan su zammını maliyetler gerekçesiyle gündeme getirdiniz… Hadi komisyona falan havale edildi de 1 ay daha zamsız su kullanacağız… İyi de önceki başkan; “Belediyeyi batıracak mısınız?” diye bağırırken su insani haktı da, şimdi mi değerli oldu?

Hâlâ yetmedi… Geldiniz daha 3. Meclis toplantısında, önceki dönemde defalarca zam yapılan minibüs tariflerine yine zam onayladınız…  “Ama işte bakın öğrenciye zam yapmadık, yılsonuna kadar da zam olmayacak” gibi süslü cümlelerle durumu geçiştirdiniz.  Belediye otobüslerini de zamanında siz kaldırmıştınız. Bu konuda artık halk için bir alternatif yaratmayı düşünecek misiniz? Sanmıyorum, "boç var, para yok" değil mi?

Bir şey sormak istiyorum… Şehitlik Parkı meselâ… Seçimden hemen önce işletmecisi tarafından başka birine “devredilmiş" … Doğru mu? Burası da halkın, kamunun, belediyenin malı değil mi? Buna da mı müsaade ettiniz? Şehitlik Parkı'nda harıl harıl tadilat yapılıyor… Söylenen devir rakamları milyonları buluyor… Oluyor mu böyle, izin veriyor musunuz?  “E napalım, sözleşme yapılmış” mı diyeceksiniz? Halk şimdi orada 100 liraya kahve mi içecek? Hiç mi yaptırımınız yok? Hiç mi dirayetiniz yok?

Bir şey daha lütfen… Seçildiğinizden beri kaç kişiyi belediyeye işe aldınız? Müdürleri geçiyorum ama kaç çalışanın yerini değiştirdiniz?

70 gün oldu…

“Baba geliyor” şarkısı halen kulaklarda…

Gelirken borcu da biliyordunuz, yapıyı da biliyordunuz… Sorunları, dertleri… Hepsini biliyordunuz…

Tüm çözümünüz bu muydu?

Devretmek, kredi çekmek, ihale etmek, kiralamak, zam yapmak, görmezden gelmek, düzende gitmek…

Hiç mi bir plânınız yoktu? Hiç mi bir öngörünüz, hiç mi bir olasılığınız yoktu?

Kafası sürekli karışık, her seçimde duruma göre oy kullanan değişken seçmeni bilmem ama gerçekten sosyal demokrasiyi hayat biçimi olarak benimsemiş, CHP'li doğmuş büyümüş, acı çekmiş, mücadele etmiş, kavga vermiş insanları üzüyorsunuz...

Öceki yazıda sormuştum, "Devrim yapacağız, ayak mı uyduracağız" diye...

Görüyorum ki son sürat ayak uydurmaya devam ediyorsunuz...

Ama böyle devam edemezsiniz, bu yolun sonu karanlık, bu yolun sonu uçurum...

Bu yolda yürünmez...