Yakın zamanda Keşan’da bir veli çocuğuyla ilgili bir sıkıntısını gazetemizi arayarak paylaştı. Konu ise şuydu: Çocuğunun, sınıf arkadaşının velisi tarafından bahçe içinde kovalanması ve kantine kadar bu kovalamanın devam etmesi ardından da sınıf arkadaşının velisi tarafından tehdit edilmesi. Bu olay sonunda aile de polis merkezine gidip gerekli şikayetlerini yapıyor. Olay bu.

Bize gelen bu şikayeti veliden dinledikten sonra Okul Müdürünü arayarak bu konu hakkında bilgi aldım. Müdürle şikayetçi velinin beyanatlarını karşılaştırıp burada kim suçlu kim görevini ihmal etmiş hangi veli suçlu hangisi yalan beyan vermiş gibi bir yargılama makamı rolüne girmeyeceğim. Bu adli bir vaka olmuş ve ülkemizde mahkemeler var onlar ne gerekiyorsa yapacaklardır. 

Veliye konuşmamız sırasında söz verdiğim için köşemden okullarda yaşanan bu gibi olaylara ne yapılmalı konusuna dikkat çekmek niyetiyle bu yazıyı yazdım.

Ben de bir veli olarak üstüme düşen görevi yapmak istedim.

Ben 3 yıldır veliyim, bugüne kadar yaşadığımız çok büyük bir olay olmadı hatta hiç olay olmadı desem yalan olmaz. Sağ olsun okul yönetimi, öğretmenler, veliler ve çocuklar sağduyulu. Ama bu bizde olmaz veya olmayacak diye bir şey deme hakkım yok. Bizim okulumuzda bu gibi olayların olmamasının sebebi çocuğumun öğretmeninin dediği gibi okul (öğretmen, müdür) veli ve öğrenci 3’lü ayağın birbiriyle olan iyi iletişimidir. 

Gelelim ilk başta yaşanan olaya. Bu ve buna benzer olaylara nasıl bir yaklaşım olmalı konusuna.

Bizim okulumuzda benim gözlemlediğim şu. Bir kere okul içinde veliler sınıfa dahi girmiyor. Bu önemli bir kural.

Bu konu zaten çocuğun gelişimi açısından önemli hatta can alıcı kural. İkincisi veliler çocukların kendi aralarındaki sorunları yine çocukları ve öğretmenleri tarafından çözülmesine özen gösteriyor. 

Kendi çocukluğunuzu hatırlayın bir. Sizi okulun bahçesine hatta sınıfına kadar götüren bir veliniz var mıydı? Yoktu değil mi?

Şimdi, teneffüs arasında ödevini yapan velileri bile duyuyoruz.

İşin en yanlış tarafı da bu zaten.

Çocukları yalnız bırakın. Çocuklar sorunlarını kendileri öğretmenleri gözetiminde çözsünler. Yani küçük iki çocuğun sorununu veliler çözmeye kalkarsa ilk başta dile getirdiğimiz olay gibi polis merkezinde biter.

Diyebilirsiniz, “Gün geçtikçe güvenlik sorunu var, hırsızı var, arsızı var, bonzaicisi var, çocuklarımızı o yüzden okula kendimiz getiriyoruz.” Haklısınız, ben de çocuğumu kendim okula götürüp getiriyorum. Ama okul bahçesinin kapısına kadar. En fazla okulun bahçesinde duruyorum o da çıkış ziline 5-10 dakika kala.

Sevgili veliler lütfen okulların içine girmeyin. Çocuklarınızın güçlü, kendine yeten bireyler olmasını istiyorsanız bırakın onları okullarıyla baş başa. Sorunların çözümlerini kendileri bulsunlar. Orada okul yönetimi ve öğretmenler var. Çocuklarımızın eğitim-öğretimi için yetişmiş insanlar öğretmenler lütfen onların işlerine karışmayın. 

Böyle yaparsanız çocuklarınız daha huzurlu ortamda eğitim-öğrenimlerini yaparlar.

Ben rahmetli dededen, babaya, anneye, dayıdan yengeye, kardeşimden damadına, kuzenlerime, kayınvalidemden eşime kadar öğretmen bir aileden gelen bir birey olarak naçizane tavsiyemdir çocuklarınızı okula bırakınız sınıflarına girmeyiniz ve okul bahçesinden öteye de gitmeyiniz. Güçlü bir evlat yetiştirmenin altın kuralı budur.

Bir daha böyle olayların yaşanmaması dileğiyle bize sorununu paylaşan veliye geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.