Bugün Türk Basın hayatında önemli dönüm noktasını teşkil eden basında sansürün kaldırıldığı 24 Temmuz “Gazeteciler ve Basın Bayramı”mızın 111. Yıldönümü. Bir gazeteci olarak bu güne bayram diyemiyorum aslında. Nedenini özetle aşağıda bahsettim.

***

Türkiye, Dünya basın özgürlüğü sıralamasında 157. sırada ve 134 gazetecimiz cezaevinde. Ülkemizde 10 bini aşkın işsiz gazeteci var. Ayrıca yüzlerce basın kartı iptal edilmiş durumda ve ne yazık ki medyanın yüzde 95’i iktidar kontrolünde çalışıyor. Bu çok üzücü bir durum.

***

Oysa biz toplumun sesi olmak için tarafsız bir şekilde çalışıyoruz. Karşılık beklemeden.

İstediğimiz tek şey, demokratik sistemin vazgeçilmez unsurlarından biri olan mesleğimiz ile her türlü toplumsal değerlere, hukuka ve basın meslek ilkelerine uygun bir biçimde kamuoyunu yaşanan gelişmelerden haberdar edip, sizleri bilgilendirmek.

Demokrasinin gelişmesi için gazetecilik mesleğinin saygınlığı açısında büyük öneme sahip olduğunu herkes biliyor oysaki…

***

Bir gazeteci olarak çoğu zaman verdiğimiz emekleri, yaşadıklarımız zorlukları görmediğinizi düşünüyorum. Neden biliyor musunuz? Emeğimize karşı saygıyı bir fotoğraf karesi ile görüyorum. 23 Temmuz tarihli gazetemiz yine aynı gün içinde çöpe atılmış. Hem de yerel yönetim binasında. Üzülerek karşılıyorum bu durumu. Olayın bir de “Gazeteciler ve Basın Bayramı” gününden bir gün önce yaşanması mesleğimize duyulan saygıyı göstermiş oldu. Biz buna rağmen sizleri tarafsız bir şekilde haberdar etmeye devam edeceğiz, şüpheniz olmasın. Tek istediğimiz basın emekçisi olan bizlere saygı.

***

Keşan’da ve ülkemizde çalışma şartlarının zorluğuna rağmen, tüm emekçi basın mensubu arkadaşlarımın günü kutlu olsun. Ayrıca cezaevinde bulunan bütün meslektaşlarımın özgürlüğe kavuşmasını temenni ediyorum…