Mehmet Aytaç
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır”- M. Kemal Atatürk
Türkiye’nin her şehrinde bir Cumhuriyet Meydanı, bir Atatürk Anıtı, bir Atatürk Parkı, okulu, caddesi, bulvarı vardır…
Vardır çünkü Türkiye Cumhuriyeti, varoluş mücadelesi en zor ve en acılı olan, diyeti en ağır şekil ödenen ülkelerden biridir.
Bağımsızlık kavgası sadece sınır bağımlısızlığı için değil…
Zihin bağımsızlığı için de verildi…
Ekonomik bağımsızlık… Askeri, siyasi, ticari, vicdani bağımsızlık…
Modern dünyada etkili ve saygın olarak yaşayabilme kavgası verildi…
Ve tüm bunlar, başta Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşı ile…
Yüz binlerce Kahraman Türk kadını ve erkeği ile…
Askeri, doktoru, öğretmeni, işçisi, köylüsü, genci ile birlikte başarıldı…
Cumhuriyet, sadece yönetim şekli değil…
Yeniden doğuştu, dirilişti…
Ama şimdi bakıyoruz…
Bize tüm medeniyetin kapılarını açan Cumhuriyet…
Özellikle Ak Parti’li belediyelerin, meydan düzenlemesi, yol, kavşak yapımı gibi…
Bahanelerle ismi değiştirilip, günlük alışkanlıklarımızdan ve yaşam biçimimizden soyutlanıyor.
En son Keşan’da…
Çocukluğumuzun geçtiği Cumhuriyet Meydanı…
Helvacıoğlu’nun dönemiyle birlikte yenileniyor…
E tabi ismi de değişmesi lazım…
Sayın Başkan, Meclis’te “100. Yıl Cumhuriyet Meydanı” ismini gündeme getirdi…
Teklif komisyona gitti…
Oysa ben meydana şöyle bir bakınca “otluk meydanı” diyesim geliyor…
Neden? E ottan ve taştan başka bir şey göremiyorum…
Meydanın en güzel yerini daraltıyor…
Atatürk Anıtı’nı “az aşağıya” çekiyor…
Tepki almasın diye de etrafına kırmızı kurdele, önüne halı falan…
Anıtı kaldırdığı yere de bir gecekondu dikip, daralan meydanın görüşünü iyice kapatıyor…
Tur otobüslerine havaalanı kadar yer ayırıyor, vatandaş için durak koyamıyor…
Kalan her yer ne olduğu belirsiz ot yığını…
Atatürk Parkı’na da bakıyorum…
Ağaçların yarısı gitmiş…
Öyle çorak bi hale gelmiş ki, bunu örtmek için yine her yerine ot doldurulmuş…
E tabi bunlar bir de düzenli olarak sulanıyor…
Ot çünkü bu susuz bırakmaya gelmez…
Her ne kadar su krizinden dolayı vatandaşa bahçe sulamak, araba yıkamak yasak olsa da…
Bu otlarımızı düzenli bir şekilde suluyoruz…
Bunlara ne kadar harcandı? Neden bunlar tercih edildi?
Neden tören alanı değiştirildi?
Neden durak yapılmıyor? Neden çöp kovası konmuyor?
Neden devasa bir görüntü kirliliği yaratılıyor?
Parka neden bu kadar çok “büfe” yapıldı?
Falan diye sormayacağım?
Sıkıldım çünkü sadece ben soruyorum…
Medya Keşan soruyor…
Ama ne muhalefetinden, ne STK’sından…
Kimseden tık yok…
Sadece Meclis’teki “üyeleri” uyarıyorum…
Tramvayı, kanoyu, emekli tazminatları gibi kişisel meseleleri takip etmektense…
Biraz daha işin içine girin…
Cumhuriyet Meydanı, Cumhuriyet Meydanı’dır…
Sağında, solunda, önünde, arkasında…
100-200-500 falan filan olmaz…
Çünkü Cumhuriyet, ilelebet payidar kalacaktır…
Atatürk Parkı da Atatürk Parkı’dır…
Millet bahçesi, vatandaş mesire yeri değildir…
Sakın ola ki Cumhuriyet Meydanı’nın ve Atatürk Parkı’nı isminin değiştirilmesine izin vermeyin…
Kimsenin, Keşan’ı dizayn etme hastalığına alet olmayın…
Çünkü Keşan, kirli siyasetin ve histerik duyguların oyuncağı değil…