Çocuğun ilk sosyalleştiği yer okuldur. Bu nedenle okula başlama, çocuğun yaşamında önemli noktalardan biridir. Çocuk için okul, bildiği, alıştığı, kendini güvende hissettiği aile ortamından ayrılıp; hiç bilmediği, tanımadığı insanlarla dolu, gürültülü, kalabalık bir ortama doğru atılan belki de ilk adımdır. Bu nedenle okul; yeni arkadaşlar ve öğretmenler, uyulması gereken yeni kurallar ve görevler ile uyum sağlaması gereken birçok farklı özelliği içeren yeni bir sosyal çevredir. Tüm bu değişimler içinde çocuğun bir takım güçlükler yaşaması ve desteğe ihtiyaç duyması gayet olağan bir durumdur. 

Okula ilk defa başlayan veya kademe geçişi yapan öğrenciler için henüz bilgi sahibi olmadıkları noktalar kaygı ve stres yaratabilir ve bir süreç olan okula uyum sürecini uzatabilir. Bu nedenle çocuk kaygı ve stres ile başa çıkmak için hiçbir tepki de bulunmayabileceği gibi ağlama, bağımlı davranışlar, saldırganlık gibi açık bir şekilde uyumsuz tepkiler gösterebilir. Bilinmelidir ki çocuğun bu davranışlarının asıl sebebi destek arayışıdır. Bu süreçte çocuğun en büyük destekçileri ise anne ve babalarıdır. Ailenin bu noktada atabileceği önemli adımlardan biri çocuk ile iletişime geçmektir. En basitinden çocuk ile gününün nasıl geçtiği hakkında sohbet edilebilir. Bu sohbetlerde ailenin dikkat etmesi gereken durumlar ise evet/hayır gibi kısa yanıtlar gerektiren sorular sormak yerine sohbeti sürdürecek açık uçlu sorular sormak, çocuğu konuşmaya teşvik etmek ve çocuk ile duygusunu açık bir şekilde paylaşıp çocuğun da okula karşı duygularını paylaşmasını sağlamaktır. Bununla birlikte çocuğun okul hakkında bilgi sahibi olması için aile çocuğu sıkmadan bilgi vermelidir. Bu noktada verilecek bilgilerin çocuğun yaşına uygun olarak anlatılması ve gerçekçi bilgiler olması önemlidir. Çocuğa, onu o anda mutlu edecek ancak gerçeği yansıtmayan bilgiler verilmesi, çocuğun gerçekçi olmayan beklentilere girmesine neden olur ve okula başladığında bu beklentilerinin karşılanmadığını gören çocuk hem hayal kırıklığına uğrar, hem de anne babaya duyduğu güven duygusunda çatlaklar oluşmaya başlayabilir. 

Okul dışında kalan zamanlar çocuğun dinlenme, kendine zaman ayırma ve aile ile birlikte aktivitelerde bulunma zamanıdır. Anne ve baba, okul sonrası için yaptıkları plan aşamasına çocuğu da dâhil etmeli, onun da düşüncelerini ve isteklerini paylaşmasına izin vermelidir. Anne ve baba bu sayede, kendi fikirlerinin önemsendiğini hisseden çocuğun özgüveninin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Ayrıca okul sonrasının planlanması, çocuğa planlı olma alışkanlığı kazandırmayı destekleyecektir. Daha sonra bu planlama alışkanlığı yemek yeme saatlerine, uyku saatlerine, ödev ve ev çalışmalarına da aktarılabilir. Evde bir düzenin varlığına alışan çocuk okulda karşılaştığı yeni düzen ve kurallara daha çabuk uyum sağlar ve sınırlarını fark eder.

Ailenin, çocuğun okul hayatıyla ilgilenmesi son derece önemlidir. Ancak bu, sadece eğitimiyle ilgilenmek anlamına gelmemelidir. Çocuğun okul hayatı; arkadaşlarını, yakın arkadaşlarını, okulda oynadığı oyunlarını, okulda katıldığı sosyal-kültürel aktiviteleri, okul şakalarını, okul sırlarını, servis anılarını, öğretmenlerini ve derslerini de kapsar. Bu anlamda anne ve babaların, çocuğun okuluyla ilgilenirken, sadece ödevlerine, yerine getirmesi gereken sorumluluklara ve uyması gereken kurallara odaklanması doğru olmaz. Çocuk bir bütün olarak gözlemlenmelidir. 

Hem çocuk hem de aile için önemli bir adım olan okula başlama ve uyum sürecinde etkili olan bir diğer faktör ise, seçilen okul, öğretmen ve idari kadrodur. Bu süreçte öğretmen ve idari kadro uyum süreci ile ilgili bilgili olmalı ve çocukların onlar için yeni olan bu sürece uyum sağlayabilmelerini kolaylaştırabilmek amacıyla bir oryantasyon (uyumlanma) programı oluşturmalı, okulun ilk ayını yeniliklere alışma ve gerekli olan yeni becerileri kazandırabilme olarak değerlendirmesi gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk hocamızın da dediği gibi; çocuk okula değil, okul çocuğa hazır olmalıdır. Her çocuk tek ve özeldir. Bu nedenle her okul bireysel farklılıkları gözeterek, her çocuğun özelliğine, ihtiyacına göre eğitim ve öğretim programını ayarlamalıdır.

Psikolojik Danışman 

Müveddet Bezbaş

[email protected]

KAYNAKÇA

Dinç, B. (2010). Okulöncesi Eğitimden İlköğretime Geçiş ve Okul Olgunluğu. İlköğretime Hazırlık ve İlköğretim Programları. Alisinanoğlu, F. (Ed). I. Baskı, İstanbul. 

İnal, G. (2010). Okula Başlama ve Uyum Süreci. İlköğretime Hazırlık ve İlköğretim Programları. Alisinanoğlu, F. (Ed). I. Baskı, İstanbul.

Polat, Ö. (2010). İlköğretime Geçişte Okul, Öğretmen ve Anne Babalara Düşen Görevler. İlköğretime Hazırlık ve İlköğretim Programları. Oktay, A. (Ed). Ankara: Pegem Akademi.

Çağlayan, Ç. (2015). Okula Başlayacak Çocuğa Karşı Aile Nasıl Davranmalıdır?. https://www.aktuelpdr.net/  (09.09.2018).